Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika saat ve islam savasları99

replika saat ve islam savasları99

 replika saat yarında oldu ben halen yzıyorum ve sizlere replika saat diyokri - Ya Ali! Hiç kimseyi ayıplama. Cimri olma. Güler yüzlüo' kese ikram et, cömerd ol. Mü’min yumuşak yüzlü ve cönief'^' Münafık kaba ve herkesi kötüleyici olur. Ümmetimin cöntfdl^“Ya Ali! Kendim için razı olduğum şeylere, senin için de razı olu-Kendim için beğenmediğim bir şeyi senin için de beğenmem, hoş
görmem.”Abdullah bin Zürare el-Mükri’den rivayetle, Ahmed bin Hanbel şöyle buyurdu:

“Kim Hz. Ali’yi halife olarak kabul etmezse onunla konuşmayın onu nikâhlamaym.”5'^°
Hatip el Bağdadi, Ebu-1 Abbas b. Mesruk et T\ısi, Ahmed bin Hanbel tariki ile rivayet ediyor:
“Bir gün babamın yanında oturuyordum. Kerh’li bir grup insan geldi. Ve Ebubekir’in, Ömer b. Hattab’ın ve Osman’ın hilâfetinden bahsedip, sözü uzattılar. Ali’nin (r.a.) hilâfetinden replika saat bahsedip ileri gittiler. Bunun üzerine babam başını onlara doğru çevirdi ve dedi ki: Ey oradakiler. Hilâfet ve Ali’nin halifeliği hakkında sözü çok uzattınız. Şüphesiz hilâfet Ali’yi süslemedi. Bilakis Ali (r.a.) hilâfeti süsledi.5’'
Birisi İbn-i Ömer’e gelip, Ali (r.a.) hakkında sordu. O da onun güzel amellerinden bahsedip dedi ki:
“Onun evi peygamber efendimizin (s.a.v.) evinin ortasında idi. Sonra da “Galiba sen onu kötülüyordun!” dedi. Adam “Evet!” dedi. İbn-i Ömer (r.a.) şöyle dedi:
“Allah burnunu sürtsünl’’^^^
DÖRT HALİFE DEVRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
•Halifeler seçimle iş başına gelmişlerdir.
•Bu dönemde Arap milliyetçiliği yapılmamıştır.
•Türklerle ilk siyasî ilişkiler bu dönemde başlamıştır.
•İslâm Devleti bölgenin en önemli siyasî gücü hâline gelmiştir.
•Sistemli bir devlet teşkilâtı oluşturulmuştur.
Tababtu-i hanabike 1/45 Hatip d-Bağdadi,Tarih I/I45
ON BİRİNCİ BÖLÜM
SAHABELER
Sahabeler arasında vuku bulan savaşlara geçmeden önce onları tanıyalım ve savaşlarının sırlarını öğrenelim.
Ashab; Arkadaş olanlar, sahip olanlar, sahabeler yani peygamber efendimiz Hz. Muhammedi (s.a.v.) görmüş ve mümin olarak ona ve onun mesleğine bağlı kalmış olan zatlardır. Bu zatlar insanlık, doğru-lukveher replika saat türlü faaliyetlerde en ileri seviyede bulunan şahsiyetlerdir.
Onlar her an Peygamber efendimizi (s.a.v.) yakın alâka ile takip ederler ve ona her cihetle ittiba ederlerdi. Daima sıdk ve sadakatten, d(|ruluktan ve faziletten ayrılmamak cehdi içinde idiler. İslâmiyet’in neşri ve tamimi için hiçbir fedakârlıktan çekinmezlerdi.
Kur’ân-ı Kerim’de Fetih Sûresi’nde zikri geçen, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) bağlılıklarını bildiren sahabelerin biatlarma ise “Biat-i Rıdvan” denir. Bunların sayılarının 1400 veya daha fazla olduğu bildirilir. Bu cemaate “Ashab-ı Rıdvan” da denir.
Ashab-ı Suffe; Suffe ehli ki, bunlar Hz. Peygamber’in mescidine bitişik, üstü örtülü, etrafı açık bir yerde otururlardı ve orada yaşarlardı. Bu zatların yaşayışları ve hâlleri din hizmeti hayatı bakı-nundan büyük değer taşımaktadır. Bütün hayatları peygamberimizin (s.a.v.) yanında bulunarak Kur’ân-ı Kerim’in en yüksek derslerini alırlar, Öğrenirler ve öğretirlerdi. İslâmiyet’i öğrenmek, öğretmek ve yaymak için her türlü şahsî menfaatlerini terk ederek tam bir İslâm fedaisi olarak yaşarlardı. Bunlar evlenmezler ve dünya işleriyle uğraşmazlardı.
Ashab-ı Suffe’nin bu hizmetleri sebebiyle ve bu çok büyük fedakârlıkları vesilesiyle İslâmiyet az zamanda çok yayılmış ve
kökleşmiştir. Peygamberimizin (s.a.v.) hadîs-i şerifleri mü bir şekilde muhafaza altına alınmış ve zamanımıza kada^''* bir şekilde devam etmesi sağlanmıştır.
Bu Ehl-i Suffa’nın ahvâli Kur’ân-ı Kerim hizmetine ilk him başlangıç olduğu ve herkese büyük ibret ve ders teşkil
Suffa; Sed-seki gibi yüksekçe eyvana denir. Lisanımız^, ı rifle “sofa” tabir olunur. Ehl-i Suffa buna izafe edilmiştir, Suffa, aileden cüda, gailev-i dünyeviyeden azade ve bütün nuj, ile feragatkâr bir hayata mâlik olan bir zümre-i mübarekenineijjp. vakitleri Resûl-i Ekrem efendimizin (s.a.v.) huzurunda geçerdi ima Resûl-i Ekrem’den ahz-ı feyz ederlerdi. Taraf-ı Peygamberük tayın buyurulan muallimler marifetiyle de kendilerine Kutâaij hm edilirdi. Bunlardan yetişenler Müslüman olan kabilelere talt, Kur’ân için gönderilirlerdi. Bu cihetle bunlara “Kurra”bus4 da “Daru-1 Kurra” denilirdi.
Nur-u Kur’ân’ın “Lemhatü-1 basar” (göz açıpkapayıncayak dar) denilebilecek derecede az bir zaman zarfında afakî âleme it şar etmesi bu bilim ağacının yetiştirdiği güzideler sayesinde mro ser olmuştur. Mütevazı fakat çok feyyaz olan 400-500 raddesin daima Kur’ân ile icabında gaza ile meşgul olan bir irfan-ıKur'i ordusu bulunuyordu.
İçlerinden teehhül edenler kadro haricine çıkardı, Fakatyei ile ikmâl edilirdi. Burası bütün mânâsı ile leyli (yatılı) ve m canı bir Daru-1 ilim idi. Müdavimleri ne ticaretle ne bir si ve hasanetle iştigâl ederdi. Maişetleri taraf-ı Risalet penabindf ağniya-i Ashap tarafından temin edilirdi.
Bu hakikati Ehl-i Suffa’nm mübarek simalarından biri oto Hüreyre (r.a.) kendisinin çok hadis rivayet ettiğinden şikâyet* lere karşı verdiği şu muskit cevabında pek güzel ifade etnıiştu
“Benim kesret-i rivayetim çok görülmesin. Muh*® deşlerimiz çarşıdaki-pazardaki ticaretleri ile enstf deşlerimiz de tarladaki-bahçelerdeki ziraatları UeH* bulundukları sırada Ebu Hüreyre Peygamberin
Bir kere Hz. Patıma (r.a.), el değirmeni ile un öğütmekten usan-jğından şikâyet ederek bir hizmetçi istediğinde Resûl-i Ekrem efen-ilnz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Sen ne söylüyorsun? Henüz Ehl-i Suffa’nın maişetini yoluna koyamadım”
Resûl-i Ekrem efendimizin (s.a.v.) bütün iradı sırasında Ashab-i
/j suffa hazır bulunmuştur. Dinlemiş, hıfzetmiş ve diğer ashaba da nakletnıişlerdir. Bir gün Resûl-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) Ashab-ı Suffa’nm başlarında durmuş, hâllerini nazar-ı tetkikten geçirmişti. Fakirliklerini, çekmekte oldukları zahmetlerini gördü ve kalplerini tat)ip edip onlara buyurdu ki:
“EY ASHAB-ISUFFE! Sîzlere müjdeler olsun ki, her kim şu sizin bulunduğunuz hâl-i sıfatla ve bulunduğu hâlden razı olarak bana mülâki olursa o benim refikler imdendir...” Sahabeler ise Peygamber efendimizi (s.a.v.) sağ iken mümin olarak görmüş, mümin olarak vefat etmiş erkek Müslümanlardır. Dereceleri çok yüksek zatlardır. B. Zaman Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Sahabilerin Allah’a yakınlık noktasındaki makamlarına velâyet ayağıyla yetişilmez. Çünkü Cenab-ı Hak bize her şeyden daha çok rahndır fakat biz ondan uzağız. O’na yakınlık iki yolla olur. Biri, yakınlığın meydana çıkmasıyladır ki Peygamberlikteki yakınlık ona bakar ve peygamberlik vazifesine varis olma ve peygamberle sohbet etmiş olma yönüyle sahabiler o sırra mazhardırlar... Amellerin I fazileti sevabı ahirete yönelik fazilet bakımından da Sahabilere yetişilmez Peygamber efendimiz (s.a.v.):
“Nesillerin en hayırlısı benim içinde bulunduğum nesildir.”593 buyurmuştur.
Eğer desen sahabeler de insandırlar; hatadan, İtilâftan hali ola-fflazlar, hâlbuki içtihadın ve ahkam-ı şeriatın medarı sahabelerin adaleti ve sıtkıdır ki hatta ümmet “sahabeler umumen adildirler, doğru söylerler” diye ittifak etmişlerdir.replika saat sundu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder