Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika saat ve islam savasları77

replika saat ve islam savasları77

 replika saat evcet bugün güzel bilgileri sizlere yazan replika saat dediki Hz. Ali halifelik hutbesinde; “Size emir olmaya ihtiv kimi isterseniz ona biat edin, ben de râzı olurum ve bırai;''''^ benden başka birini arayın, bulun; çünkü görüyorum ben bu"*S nunda çok işler var; çok renklere boyanacak bu iş, öyle bir cek ki yürekler dayanamayacak, akıllar almayacak. Çevre süf* delil inkâr edilir oldu. Davetinize uyarsam, biliyorum neye cağım. Beni bırakırsanız, ben de içinizden biri gibi olurum
emir yaparsanız onu dinlerim, ona itâat ederim; benim size v mam, emir olmamdan daha hayırlıdır sizin için.” diyordu.Hz. Ali’ye bey’at etmekte ısrar ediyordu.

Talha ile Zübeyr de aralarındaydı, diyorlardı ki: “İnsanlara mutlaka bir imâm lâzım; senden 1 liz biz; İslâm’da en öndesin, Resûlullah’a yakınlıkta senden ileri bu işte senden başka kimsenin hakkı olamaz.”
Evet, hak sahibine gelmişti, hakkı kabul edenler vardı; nite| sonra, Hz. Ali’nin yolunda, Hak yolunda canlarını feda ettiler.fib Hz. Ali ileri)â görüyordu; ona çekilmek üzere bilenmiş kılıçlar,® atılmak için hazırlanmış oklar, kınlarından çekilmek, yaylanndaje rilmek üzereydi. Ancak başka çare yoktu; Müslümanlandadıpi bırakamazdı. Hz. Ali’ye biat edildikten sonra, Mâbkül-Eşterajıj) kalkmış yüksek bir sesle, “Ey insanlar!” demişti, “Bu vasilerin» Peygamberlere ait bilgilerin vârisi, pek büyük şeylerle sınaıımış,a!ı met ve meşakketlere katlanmış bir zâttır.”
Hz. Ali’ye Karşı ilk Fitne Başlıyor Hz. Ali, halîfe olur olmaz Muâviye’yi Şam Vâliliği’ndenait^ Sonra da diğer şehirlerin vâlilerini değiştirdi. Hz. Ali’nin devleti» zinesini halka eşit olarak dağıttırması, bazılarına enağırgde»'' işti. Bunlardan birisi, “Ey mü’minler emîri!” dedi. “Bu, dün 1)®^ kölemdi, bugün onu âzâd ettim; ona ne verdiysenbanadaono^ din!” demişti. Hz. Ali, “Evet!” buyurdu, “Sana ne kadar ve« sem, ona da o kadar verdim.” Talha, Zübeyr, Abdullah ve
Kureyş’ten bazı kimseler de buna râzı olmadılar.
“Önceki halîfenin verdiği gibi vermezsen, seni bırakır. Şat"* Muâviye’ye katılırız!” dedi.
falha, Zübeyr, Abdullah üçü birlikte; Bizim, Hz. Resûlullah’a yalnızlığımız var, İslâm’ı ilk kabul edenlerdeniz, savaşlarda bulunduk, genden önceki iki halîfe böyle vermezdi, bizleri üstün tutardı; sen ise bizi
. Benden önce mi Müslüman oldunuz?
-Hayır, sen ilk Müslümansın ancak Resûlullah’ın boyundanız, ona yakınlığımız var.
-Benden daha mı yakınsınız?
-Hâşâ, O’nun senden daha yakını yok. Fakat ona uyduk, müşriklerle savaştık.
-Benim kadar mı savaştınız?
-Hâşâ, senin gibi savaşan yoktur.
-Andolsun Allah’a, benimle işçimin arasında bile bir fark gözetmem ben!
Ertesi gün üçü birlikte, paylarına düşen parayı almadılar. Hz.
Ali’yi kınamaya koyuldular. Bu sırada Şam’da vali olarak bulunan Muâviye, üçüncü halîfenin kanlı gömleğini mihraba astırmış onun altında oturuyor ve eşinin kesilmiş parmaklarını Şamlılara gösteriyor; gözlerinden yaş çıkmadan hıçkırıyor, işin aslını bilmeyen Şam-lılan ağlatıyor, Hz. Ali’den öç almaya yeminler ettiriyordu. Böylece yeni bir Devr-i cehâlet başlıyordu.
Hz. Ali (r.a.) dört yd dokuz ay süren hilâfeti müddetinde Peygamber’in siretine uyup, hilâfete inkılâp ve kıyam ruhu verdi.
Toplumda çeşitli ıslahlara başvurdu. Elbette bu ıslahlar, bir kısım içtihad ehlinin içtihatları doğrultusunda sahabeden bazıları, Ümm-ül Müminin Ayşe, Talha, Zübeyr ve Muaviye liderliğinde üçüncü replika saat halifenin kanını bahane ederek halifeye karşı çıkıldı. Hz. Ali (r.a.) için savaşmaktan başka yol kalmamıştı. Basra yakınlarında Hz. Aişe, Talha ve Zübeyr ile savaştı ve bu savaş, Cemel Savaşı adında maruf oldu. Irak ve Şam sınırlarında Muaviye ile savaştı; bu savaş Sıffın Savaşı adını aldı ve bir buçuk yıl devam etti. Nehrevan adıyla ma-fufolan muharebesinde de Hariciler ile savaştı.
Hz. ALİ’NİN ZÜHDÜ HAKKINDA BİR MENKIBE Peygamber efendimiz (s.a.v.), “Yâ Ali! Allahtı Teâlâ sana *'2fıma’yı zevce yaptı. Yeryüzünü ona mehr kıldı. Sana buğz ederek ^o<7üzünde yürüyen kimsenin bu
- Ya Ali! Allahu Teâlâ seni, yarattıklarından hiç kimseı' ^ mediği ve kendisine en sevgili gelen Zühd ile süsledi. Dünya hiç bir şeye kavuşamaz. "
Dünya sevgisinden tamamen ayrılıp, aklında, işinde, sözjjjj. yaptığında, her şeyinde dünyalık hiçbir şey olmayan kimseye yapıyor, zühd yaptı derler.
Peygamberimiz (s.a.v.) bu zühdün tam mânâsı ile dört dörttü Hazret-i Ali’de olduğunu, diğerlerinin çok az da olsa malbiıilj,, diğini söylüyor. Diğer sahabelerde de zühd vardır. Fakat Ha®t.; Ali’ninki (r.a.) kadar
Hazret-i Ali’nin tek ve toplu olarak yaptığı harbier sayılmayaci kadar çoktur ve bu harblerde aldığı ganimetlerin nihayeti yobn.
Hazret-i Ali (r.a.) hiçbirisini de Peygamberimiz (s.a.v.)gibiei den içeri girdirmemiş, hepsini Allah yoluna dağıtmış, yine dek dişi fakir olmuştur.
Hazret-i Ali (r.a.), harbte aldığı ganimet mallarını biriktirs,a zengin sahabenin yüz misli, bin misli zengin olurdu. Amaohenılıö tün malını, servetini evinin içine girdirmeyip, zühd yaptı hem deıjt defalar İslâmiyet uğrunda canıyla cömertlik yaptı.
Canıyla cömertlik hepsinden üstündür; malı ile cömertlik,il® sıraya gelir. Malıyla cömertliği de zaten ne kadar çokmaleliııest-çerse geçsin, hiçbirini evinden içeri girdirmeden dağıtırdı.
Tutar iblisin iğvasın
Bıraktı zühdü takvasın
Siliver gönlümün pasın
Medet kıl ya Resûlullah. (Bilali Nadir)
Yine Hazret-i Ali (Radıyallahu anhu) bildiriyor: Resûl-i
(Sallallahu aleyhi vesellem) Hazretleri bir gün bana şöyle buy“"replika saat sundu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder