Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika saat ve balkan bilgisi konu

replika saat ve balkan bilgisi konu

  önlemek kaygısı yüzünden gerçekleşmez. Hatta Rusya'nın baskıs7^ Stoyan Danev başkanlığındaki kabine VMOK'u dağıtır, VMRO'yasilaiı^
durdurur, yönetimdeki ve askeriyedeki VMRO yanlılarını görevden ve isyanda aktif rol alanları tutuklatır.
 replika saat

VMOK'un resmen dağıtılmasından sonra VMRO Makedonya'da ini*^ eline alır ve sivil-asker ayrımı gözetmeden Müslümanlara karşı giriştjğj^ tecilik faaliyetleriyle bölgeyi kan gölüne çevirir. İlk geniş çaplı isyan İsyanı - 2 Ağustos 1903 tarihinde Güneybatı Makedonya'da patlak verir i];^ ise - Preobrajenie İsyanı - 19 Ağustosta Edirne'de gerçekleşir. Çok geçmede^ yanlar hemen hemen Trakya'nın ve Makedonya'nın tümüne yayılır. İlkpaİRj isyancılar bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirirler, hatta Kruşevo’dabirc* riyet ilan ederler. Ancak bir süre sonra Osmanlı kuvvetleri katı önleraierİB kontrolü tekrar ele geçirirler ve nihayet Ekim ayında isyanı tamamenbasmn
Bulgaristan’ın kontrolü dışında ancak lojistik desteğiyle gerçekleştir llinden-Preobrajenie isyanları başarıya ulaşmasa bile tekrardan dış pkln müdahalesine neden olmuştur. Rusya ve Avusturya-Macaristan İmpantodıi Makedonya'da yapılacak ıslahatları içeren 'Mürzsteg Tasansı’nı 0» İmparatorluğunun kabul etmesini sağlamalarına rağmen, hızla gerüef İmparatorluğun toprak bütünlüğünün korunmasından yana tavır almışlar» Makedonya'nın Osmanlı toprağı olarak kalmasına karar vermişlerdir.
llinden-Preobrajenie isyanları yüzünden kötüleşen Osmanlı-BulgarıÜI^ uzun görüşmeler sonrasında Nisan 1904'te imzalanan ikili anlaşma le dönmüştür. Anlaşmayla göre Osmanlı
ıslahatları yapacak, buna karşılık Bulgaristan komitecilerin ve çetecilerin
^liyetlerine topraklarında izin vermeyecek ve sınırlarını Osmanlı topraklarına ^nelik herhangi bir sızmaya karşı sıkı kontrol edecekti.
Sonuç olarak 1900'lü yılların başında Makedonya'da yaşanan gelişmeler Bulgaristan’ın buradaki nüfuzunu önemli ölçüde azaltır ve bölgenin ilhakı ,maçına önemli bir darbe indirir. Öyle ki bir sonraki ilhak teşebbüsü Balkan jjvaşlarına (1912-1913) kadar beklemek zorunda kalacaktır.
cMalinov Hükümeti ve Bulgaristan'ın Bağımsızlığının İlanı
Stambolistlerin iktidarı Petkov'un Mart 1907'de öldürülmesiyle birlikte 5on bulur. Bu sırada içte demiryolu işçilerinin grevine, üniversite öğrencilerinin ve akademik personelin şiddetli protestolarına maruz kalan Ferdinand ilk önce meclis başkanı Petır Gudev'i kabine başkanlığı için görevlendirir. Ancak çok geçmeden, 1908 yılı başında kabinede köklü bir değişikliğe gidip, görevi Demokrat Parti lideri Aleksander Malinov'a vermek zorunda kalır. Malinov kabinesi içte kısa sürede istikrarı sağlar; üniversiteler ile yaşanan sorunu Ferdinand tarafından azledilen eski akademik personeli tekrar göreve getirerek çözer, Stambolistler tarafından önemli ölçüde kısıtlanan siyasi hakları yeniden uygulamaya koyar ve basın özgürlüğü önündeki engelleri kaldırır. Bu uygulamalar Haziran ayında yapılan seçimlerde Demokrat Partiye parlamentoda ezici bir çoğunluk sağlar - Demokratlar 205 sandalyeli parlamentonun 174’e hakim olurlar. Anak. Malinov hükümetinin asıl başarısı dış politikada Bulgaristan'ın bağımsızlığının sağlaması olur.replika saat
Aynı yıl, Temmuz ayında, Osmanlı İmparatorluğunda önemli bir gelişme yaşanır; lön Türkler bir hükümet darbesi gerçekleştirirler ve II. Abdülhamit'i 1876 Anayasasını tekrar yürürlüğe koymak zorunda bırakırlar. İttihat ve Terraki ^Cemiyeti adı altında örgütlenen Jön Türkler, Kamil Paşa başkanlığında içte siyasi birliğin sağlanmasını, dışta ise Osmanlı İmparatorluğuna bağlı topraklar üzerinde (Bosna-Hersek, Doğu Rumeli dahil) tekrar kontrolü sağlamak yoluyla İmparatorluğun kaybolan saygınlığının tekrar kazandırılmasını amaç edinmişler ve buna göre hareket etmeye başlamışlardır.
12 Eylülde İstanbul'da II. Abdülhamit'in doğum günü şerefine verilen ve yabana temsilcilerin de çağrıldığı bir davete Bulgar Maslahatgüzara, Bulgaristan Prensliğinin Osmanlı İmparatorluğunun bir vilayeti olduğu gerekçesiyle da-
edilmez. Bunun üzerine Bulgaristan ilişkileri germek için uzun süre bek-«liği fırsatı bulur ve İstanbul'daki siyasi temsilcisini geri çağırır. Osmanlı imparatorluğunun da Sofya komiserini geri çağırmasıyla ikili ilişkiler kesilir. 8»rkaç gün sonra Şark-ı Rumeli demiryolu işçileri - Bulgaristan'dakiler dahil
- greve başlarlar ve böylece ilişkiler daha da karmaşık bir hal den, 22 Eylülde, Malinov Hükümeti, Bulgaristan topraklarındaki Demiıyollanna ait ve Osmanlı İmparatorluğunun da pay sahibi oi^'v yolu hatlarını millileştirdiğini açıklar ve olası Babıâli müdahalesinç**^<0 keri hazırlıklara girişir. İstanbul’da hüküm süren siyasi karışıklık niyle Osmanlı İmparatorluğu, Bulgaristan'ın almış olduğu tek tarafı, göz yummak zorunda kalır. Nihayet, Osmanlının bu pasifliğinden Ferdinand, 5 Ekim'de Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan eder.
II. Meşrutiyetin ilanının yol açtığı kargaşa ortamında Osmanlı h Bulgaristan’ın bağımsızlığına giden sürecin önüne geçememiş ve 19 tarihinde imzalanan Antlaşma ile 125.000.000 Frank karşılığında ŞarklT^ demiryollarındaki haklarından vazgeçmiş ve Bulgaristan’ın bağımsız|,ğ,^ men tanımıştır. ^
Sonuç
93 Harbi sonucunda önce Ayastefanos Antlaşması ile fiilen, daha sonra Antlaşması ile - toprakları önemli ölçüde küçültülerek - resmen Prenslıif,^ rak siyasi hayatına başlayan Bulgaristan kısa sürede yapılanmış ve Ayastt^ sınırlarına ulaşmayı resmi devlet politikası haline getirmiştir. Bu amaç do^ tuşunda harekete geçen Bulgaristan, 1885 yılında Doğu Rumeli vilayetini oldubitti ile topraklarına katmış ve Balkanların en büyük ulus'devleti' gelmiştir. Doğu Rumeli'nin ilhakından sonra içte siyasi istikran, dışta ise^ manla Rusya'nın desteğini tekrardan sağlayan Bulgaristan 1900'lüyıllari|e^ diğinde Makedonya'yı isyanlar yoluyla topraklarına katmak istemiş hkith^ ramamıştır Takip eden yıllarda Makedonya'daki başarısızlık 1908'de bağansii Bulgaristan Krallığının ilanıyla telafi edilmiş ve fiilen 1878'de Osmanlı topnüı rından kopan Bulgaristan hukuken de imparatorluktan ayrılmıştır.
KAYNAKÇA
Adanır, Fikret, Makedonya Sorunu, İstanbul, 2001.
Aydın, Mahir, Osmanlı Eyaletinden Üçüncü Bulgar Çarlığına, İstanbul, 19% Brovvn, Cari, İmparatorluk Mirası Balkanlar'da ve Ortadoğu’da OsmanlıDaif^ İstanbul, 2003.
Carter V. Findley, Bureaucratic Reform in the Ottoman Empireı theSublimeh'* 1789-1922, Princeton, 1980.
Castellan, Georges, Balkanların Tarihi, İstanbul, 1995.
BALKANLAR EL KİTABİ İ525
Cofl'
stant. Stephen, Foxy Ferdinand: Tsar of Bulgaria, New York, 1980.
ı^pton, Richard |., A Short History of Bulgaria, London. 1987 ^ gulgaria 1878-1918; A History, New Yorkl983 pjvison. H. Roderic, Osmanh Türk Tarihi (1774-1923), İstanbul, 2004.
İnalcık Halil - Donald Quataert (yay.), An Economic and Soda! History of the Ottoman Empire (1300-1914), London, 1994.
|(lavich, Charles & Barbara, The Establishment of the Balkan National States (1804-1920), Seattie, 1977.
Karal Enver Z., Osmanh Tarihi, Cilt VIII, Birind Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri (1876-1907), Ankara, 2000.
Karpat. Kemal, Balkanlar'da Osmanh Mirası ve Ulusçuluk, Ankara, 2004.
l/wis, Bernard, Modern Türkiye'nin Doğuşu, Ankara, 2000.
Mantran, Robert, Osmanh İmparatorluğu Tarihi ll/XIX. Yü^ıhn Başlarından Yıkılışına, İstanbul, 2001.
O^z, Süleyman, Osmanh Vilayet İdaresi ve Doğu Rumeli Vilayeti (1878-1885), Ankara, 1986.
Ortaylı, llber, İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul, 2000.
ûzcan, Gencer - Kemali Saybaşılı (yay.). Yeni Balkanlar, Eski Sorunlar, İstanbul, 1997.
Perry, Duncan, Stefan Stambolov and the Emergence of Modern Bulgaria (1870-1895), Durham, 1993.
Poulton, Hugh, Balkanlar: Çatışan Azınlıklar, Çatışan Devletler, İstanbul, 1993.
Sander, Oral, Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü, Ankara, 2000.
Statelova, Elena ve Stoiço Gnnçarov, Istoriya na Nova Bılgaria (1878-1944), Sofiya, 1999.
Todorov, Nikolay, Bulgaristan Tarihi, İstanbul, 1979.
Tunçay, Mete, Osmanh Imparatorluğu'nda Sosyalizm ve Milliyetçilik (1876-1923), İstanbul, 2000.
Bu esnada Viyana ile Budapeşte'nin Bosna üzerindeki müraa çeker. Macarlar burasının tarihi olarak kendileriyle ilişkili ^
rek Macaristan nüfuz bölgesine katılmasını isterken, Avusturya"*'*^ Habsburg sarayı burasının imparatorluk adına alındığını söyleyerek ^
kii Macar i>S
çıkıyordu. AvusturyalIlar Macar baskısını buraya sürekli
dererek hafifletmeye çalıştılar. Yine de Bosna fiilen Budapeşte'den vn^**^*! geldi.
Bu dönemde Boşnakların Habsburg idaresinden memnuniyetsin) ölçüde Hırvatlarla geçimsizlikten kaynaklandı ve onunla temsil edıîj ^ ilk işgal eden Avusturya-Macaristan ordularının komutanı josip pjj, Hırvat idi ve uygulamalarında Viyana ile Budapeşte’nin siyasetindej^^ Hırvat milliyetçiliğini yansıtıyordu. Nitekim Dışişleri Bakanı olan Andrassy bunu dikkatle izledi ve ilk fırsatta onu görevden aldı. Hırvatü^ ^ olarak Boşnakların 400 yıllık "Türk esaretinden" kurtuluşa ve kendileri lU^ leşmelerine sevinmelerini ummuşlardı. Boşnak tarafında ise bu söz konu^,, madiği gibi, Hırvatlara her yerde şiddetli tepki gösterildi. Üstelik Sırpları, ^ şekilde işbirliği yapıldı (ki, onlar da Osmanlı yönetimini istiyorlardı). Budjj Bosna'da Hırvatlığa fazla şans olmadığını gösterdi ve Hırvatlaştırmasiyaset yük ölçüde yavaşladı.
Sırplarda ise durum farklıydı. Kaynağını Sırbistan'dan alan milliyetçi ak% Bosna Sırpları arasında revaçtaydı ve Viyana ile Belgrat arasında imzalann Belgrat'ın Bosna işlerine karışmaktan imtinasını öngören antlaşmaya etkileşim sürüyordu. Bu dönemde İstanbul'un Balkan siyasetinin Bosıu^ etnik topluluklara da yansıdığı görülmektedir. Abdülhamid Han. öBİh Makedonya'da Bulgarlara karşı Sırpları desteklemiş ve karşı taraftan da miıpe cevap almıştır. Bosna Sırpları hem bu durumdan olumlu etkilenmişlerdUıaiı güçlü bir Habsburg idaresine girmektense zaten yüzyıllardır dahil bulundıir OsmanlI idaresinde kalmayı tercih ediyorlardı. Bu yüzden, daima BoşnaUn birlikte hareket ettiler. Ayrıca, Sırbistan'ın Bosna’yı daima Osmanlı toprap* rak görmesini vurgulamamız gerekir.
imparatorluğun maliye bakanı olarak 1882 yılında göreve gelen ye işlerini doğrudan yöneten Kâllay, Sırp etkisini kırmak amacıyla Boşnaklıkİe cini yükseltme (ve tabii Macaristan'a muhabbet aşılama) yönünde laah)**'* bulundu ise de, bu durum Sırp ve Hırvatların tepkisiyle sonuçlandı. Ayna* Boşnaklar kendi var olan bilinçleri dışında bir fikir aşısına, nereden
muhalefet ediyorlardı. 1891 yılında yayınlanmaya başlayan BoSnjak gazetesi l,u konuda halkın sesi oldu.
Bu donemde Bosna'da konuşulan dil için "ülkenin dili/yerel diH veya •goşnakça" {Bosanski, aslında Bosnaca demek) tabirleri kullanıldı. 1907 yılın-ja Sırp ve Hırvat tarafların baskılarıyla bu kullanıma son verildi ve "Sırp-Hırvat ^•tabiri benimsendi. Boşnak etnik varlığını kabullenemeyen sonraki dönemin jırp ve Hırvat mefkurecileri bu yüzden Boşnaklığın Kâliay'ın eseri olduğunu, Boşnakların aslında Müslüman olmuş Sırp ve Hırvatlar olduklarını ileri sürerim Halbuki, Boşnaklar Viyana-Budapeşte idaresine hep şüpheyle baktıkları gibi, l^illay’dan çok önce, OsmanlIlar bu topraklara gelmeden bile Boşnaklık vardı ve Boşnaklar kendi özgün dillerini konuşuyorlardı.
Halka dönük resmi işlemlerde ise Türkçe kullanıldı. Örneğin 1882-1892 yıllın arasındaki salnameler Türkçe yayınlandı. Resmi Vatan (1884 -1897) ve onu taiapeden Rehber (1897-1902) gazeteleri Arap abecesiyle Türkçe yayınlandı.
Bunun en önemli sebeplerinden birisi de Boşnakların Latin harflerini bilmemesi idi.
Budapeşte’de o kadar çok olmasa da, Viyana’da Bosna'da İslam'ın ortadan laldırılması üzerine fikir beyan edenler az değildi. Ancak Katolik Viyana'nın Ortodoks Balkanlılarla da en az Müslümanlarla olduğu kadar geçimsizliği söz konusuydu ve Boşnaklığın karşı seçeneği Sırplıktı; bu ise ülkenin Rus doğal nüfuz bölgesi haline gelmesiydi. Bu bakımdan, kendilerinden bir zarar gelmeyecek Miislümanlar yeğleniyordu. Bu yüzden, Ruslara ve Ortodoks kilisesine şüpheyle yaklaşan Habsburgların her iki başkenti de Müslümanların gönlünü fethetmek için gerekeni yapmaya özen gösterdi. Boşnaklar açısından da tatmin olmak için yrtcrli sebepler vardı. Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan'da "kalabilen* Müslümanlar çok kötü şartlarda yaşıyorlardı. Önemli bir kısmı öldürülmüş leya yerlerinden sürülmüştü. Nemçeliler (yerel dilde Nemac, çoğ. Nemcf) böyle bir şey yapmamışlardı. Türklerin geri dönüşünden ümitler kesildiği ölçüde Habsburg idaresine muhabbet artmaya başladı.replika saat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder