Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

Replika telefon ile osmanli tarihi bilimi

replika telefon ile osmanlı tarihi bilimi

 replika


replika telefon ile osmanlı tarihi bilimi s, 143): Orhan ve etrafın d a kilerin bıristiyanlara karşı nekadar ’ samebakâr davrandıklarını 1355^de Osmanlılara esir düşmüş I Selânik baş piskoposu Gregory Palamashn mektubu açık göstermektedir. O, bıristiyanlan tam bir serbesti içinde OrhanlIn oğlu İsmail (Süleyman Paşa) ona lııristiyan dini hakkınj^ serbestçe bazı sualler sordu, sonra bizzat sultan Orhan Palamj,g ile ulema arasında münazara yaptırdı.
Osmanhlar Anadolu’da nasıl hıristiyan varlıklarım ve idare farzlarını bozmayarak onları kendi nüfuzları altına aldılarsa ia müsaadeyi RumelPde de daha geniş suretde ve onlann eski var* kJarını muhafaza etmek üzere tatbik etmişlerdir ki bunu Os* anlı tabrir defterlerinde bir çok misalleriyle görmekteyiz. Zaten ¡İtan başa bıristiyanlarla meskûn olan Balkan yanm adasında tarzdaki hareketin Osmanh istilâsını kolaylaştırarak az za-ıda o kıtayı istilânın sebebi bu adilâne hareket ve İdarî siya-?if inceliktir. Buna sebep, bir taraftan Bizans İmparatorlu-jn bozulmuş olan idare tarzı, vergilerin keyfî olması, Rum finin ve hattâ imparatorların kendi küplerini doldurmak fek halkı soymaları, asayişsizlik ve bir de bunlara inzimam İktisadî buhran gibi âmillerdi. Buna mukabil Türklerin di-¡hareketleri ve işgal edilen yerlerin halkına karşı adaletli, ) ve tamamen
pek şuurlu ve halkı memnun bırakmış olan h:> replika da dururken, sür^atle ilerlemiş olan Balkan racdemiyen bazı garezkâr tarihçilerin taassup tcsıriyi [ alınmış yazılarını bir tarafa bırakarak Türk istilâsı ^ hısafh tarihçiler tarafından yazılmış olan eserleri olursak, kendi tarafımızdan hiçbir delile hacet kalmada^ lerin kayıtlariyle vaziyetin, Osmanh Türklerinin lehine ol(]^ bütün çıplaklığıyle görürüz.
elde edilen stratejik yerlere ve büyük, mühim şehir ve kasabalar Anadolu’dan göçmenler getirtilerek yerleştirmek olmuş ve el4 ' edilen topraklar da mîrî (devlete aid) mülk ve vakıf suretiyle muhtelif kısımlara ayrıhp şehir ve kasabalarda derhal ilmî ve içtimai müesseseler vücuda getirilmiştir. Bu isabetli siyaset gerek Anadolu ve gerek Rumeli’nin istilâsında o kadar meharetle tatbik edilmiştir ki halk yeni idareyi yadırgamadıktan başka gösterilen muamele ve müsamahadan replika telefon memnun ve müteşekkir kalmışlardır; mutaassıp bir katolik olan Macar kıralı Layoş (Lüdvig) kuzey-den Papa’nın teşvikiyle Balkanlara inerek Bulgaristan ve Balkan-an ve Bogomil mezhebinde olan Bosna’yı katolik mezhebine )kmak için ortalığı kana boyamak suretiyle vicdanlara tahak-tm etmek isterken, güneyden kuzeye doğru çıkmakta olan İtan Murad da vicdan hürriyetine, şefekat ve adalete daya fefe RumelVye yerleşiyordu. Bu husus hakkında Gibbons jan/ı İmparatorluğu^nun kuruluşu isimli eserinde şunlan ya
Görülüyor ki yeni doğan Osmartlı devletinin süratle genişlemesinde, denizi aşarak Balkanları işgalinde yalnız fütuhatın ve devletler arasındaki ihtilâflardan istifadenin ve siyasetteki meharetin değil, aynı zamanda yukarıda gösterdiğimiz mânevi sebeplerin de tesirleri vardır. Ancak bu sayededir ki Türkler Rumeli’de işgal ettikleri geniş ülkeleri bir avuç kuvvetle elde tutmuşlardır ve yine bu sayede Timur’un sademesiyle Osmanlı devleti Anadolu’da parçalandığı halde Rumeli’de dimdik durmuştur.
XV. yüzyılın ilk yarısı içinde (II. M u r a d zamanında) Rumeli’yi gezerek Türklerle diğer Balkan hıristiyanlarının İçtimaî vaziyetleri bakkmda bir mukayese yapmış olan ve Türklerin her hususta Balkanlılardan üstün olduklarını gösteren Bertran-don de la Broqui^re şunları söylüyor:
“. . . Büyük bir refah içinde bulunan Türk köylüleri, hıris-tiyan köylülerin çoğunun aksine olarak hiçbir zaman yalın ayak gezmezler, dizlerine kadar çıkan sarı çizme giyerler; Türkler erken kalkar replika telefon ve işlerine erken giderler; sükûnet ve büyük bir gayretle iş görürler; Kumlar, Sırplar ve Bulgarların aksine olarak Türkler, evlerinin kendilerine mahsus olan kısmında eblî hayvan bulundurmazlar; hiçbir Türk temizce yıkanmadan evinden çıkmaz; bir hayvanın yediği yemeği bir Türk yemez; bir tavuk kesmek istediği takdirde bile onu bir müddet temiz yiyecekle besler; merhamet sahibi olan Türk, harpte mecburiyet altında insan öldürür; tabiaten sükuti olmasına ve çalışmakla sertleşmiş bulun-
masına rağmen şiir kabiliyeti yüksek, ilme meyil ve istidadı çoktur.. .
Bunları söyliyen seyyah, ahlâk bakımından da Türklerin Balkanlılardan üstün olduklarını şöyle anlatıyor:
^ Türkçeye çevrilmiş nüsha^ s. 63,
Dokuzuncu Böi iM
OSMAINLTI in H\LKAN OİCVLETLERİ VE PRENSLİKLERİ İLE MÜNASEBETLERİ
Osman!’ devletinin İslâm devletlerinden Memlûklular, Akkoyunlular ve Trabzon İmparatorluğuyla olan münasebetleri tarihimizin ikinci cildinde gösterilmiş olduğundan o cilde müracaat edilsin.
OSMANLI - BULGAR MÜNASİBETLERÎ
Türklerle aynı köklen olup İslâv kültürünü kabul etmiş olan Bulgarlar ^ beşinci asırda Ural havzasından Tuna kenarına gelerek bir devlet kurmuşlar ve Asparuh adındaki kral zamanında Mizya^ysi kadar hudutlarım genişletmişler ve tslavlaşarak hıris-tiyanbğı kabul etmişlerdi.
^ Bulgaristanda oturan Bulgarların menşei meselesi son zamanlarda bilhassa Macar âlimlerinin tedkikleri ile iyice aydınlatılmış bulunuyor. Bu tetkiklere göre Bulgarlar Mete (Mo-tun) devrinde (M. ö. 210-174) Hun devletine tâbi Ting-Ung’ler ile alâkab olup bu sonuncular da Onogurlardandır. Bunlarm V. yüzyılda Ogur-Macarlar ile birlikte ICafkas dağlan civarına geldikleri ve Avrupa Hunlanmn şark zümresine dahil bulundukları zannolunuyor. 460’tan sonra Azak denizi ile K.aradeniz nuntıkasmda bulunan bu zümreye Ogur, Onogur, Şaragur, TJturgur ve K.utirgur’lann dâhil bulunmasına ve ayn ayn siyasi hayat sürmelerine rağmen müştereken Bulgar ismini taşıdıkları görülmektedir. 583 senelerinde adı geçen Utigurlann, Dulo ailesine mensup Klubrat’ın idaresi altmda birleşerek tedricen Klutigurlan da kendi hâkimiyetleri altına aldıkları ve böylece Bulgar birliğinin vücuda geldiği biliniyor. K.ubrat devrinde (583-612^ Turla (Dnestr) ile özi arasındaki sahayı işgal eden Bulgarlar üç gruba aynimi; ve her gurubun başma Kubratın bir oğlunu geçirmişlerdir. Bunlardan Aspruhuı 'daresindeki-Bulgar birliğine dahil-esas Bulgar kütlesi) K.ubrat*m ölümünde onra Hazarlarm tazyikiyle Turla havzasına replika telefon gelmiş, nihâyet Bizans impe atorluğundan Tuna mansabına yerleşmek müsadesini almıştır. VII. yü*y ınunda bu Bulgarlar Bizans ile yaptıklan mücadeleler neticesinde şîni ulgaristan olarak tamnan araziye yerleşmişler, IX. ve X. yüzyıllarda J lâvlaşmışlardır
taç kavgaları esnasında Genç Andronikos tarafını ve Sırplar da İhtiyar Andronikos’u yardım etmişlerdi
Svetslav^dan sonra çar sülâlesi inkıtâa uğramış ve lardan, Bulgar kırallığına intihap edilmiş olan Vidin prensi Jj bal^bir zaman IstanbuVu almak hülyasiyle uğraşmış ve nihay^^ 1330 haziranda Sırplarla yaptığı Velboj (Köstendil) muharebesijj, de mağlup ve maktul düşmüştür.
Çar MibaiTin ölümünden sonra galip gelen Sırp kujjj Istefan Uroş^ derhal, MibaiTin eski karısı ve kendisini^ kız kardeşi olan Anna^yı Bulgarların hükümet merkezi olan Tırnova*ya getirterek onun oğlu ve kendisinin yeğeni ikinci Şij.
^ Yem' Bulgar tarihçilerinden bazıları, adı geçen iki kardeşin udımlanm görmeyerek başarıldığım beyan ediyorlar (Vasiliyev, Bizans tari 2, Yeni Bulgar İmparatorluğu'nun teessüsü).
^ Bu MibaiVin babası boyarlardan Şişman adında biri olup Sırp kıralı futin de, Mibairin kayın babası idi. Bulgar kırab olan Svetsiav 1322’de ve yerine geçen oğla ikinci Jorj Terleriz bir sene sonra vefat ettiğinden Mtistan büyük bir kargaşahğa düşmüş ve Misitri^den Islimy^yt kadar yerler yine BizansbUara geçmişti. Yukarı Tunca vâdisinde Svetslav’ın fi Voyslav, merkezi olan Kopsis^de müstakil bir prenslik vücuda getir-%ihayet Bulgar boyarían 1323*de MihaiTi Çarbğa seçmişlerdir ki Osmanlı Mânasında bunun yeğeni olan Aleksandr’m çocuklan kırallıkta bu
Dayısı İstifan Uros’,,,, gayretimle kıra! olan lí. Şişman zamaıııneJa D > \ arist an’eJa karışıklık eje^vam el ti. Emince Balkanı nın renııhnndaki liazı şehirler yani evvelce Bizansldar-dan alınmış olan Yanbolu, Aydos, Ahyolu, Misivri yine onların eline geçmişli. Bu karışıklık esnasında hizzat boyarlar tarafından yapılan hir a^ lanma neticesinde Şişman ile validesi haçınldı ve maktul Çar IVlihaPin yeğeni ve Ulah prensi İvanko Basa-raba nın damadı olan îvan Aleksandr, Çar seçilerek Asen lâkabını aldı (1331).
îvan Aleksandr, Sırplarla iyi geçinmek istedi ve kız kardeşini Sırp kıralı îstefan Duşan’a verdi; 1333’de Bizanslılara galebe çalarak onların eline geçmiş olan yukarıda adlan geçen şehirleri geri aldı ve büyük oğlu Mihal Asen’i de imparatorun kıziyle evlendirdi.
Osmanblar Rumeli’ye geçtikleri sırada, Bulgar çarlığında îvan Aleksandr Asen bulunuyordu. Xürkler tarafından Edirne ile l^i/i6e’nin zabtı Bizanshlara karşı büyük bir darbe olduğu gibi Bulgarian da endişeye sevketmişti; hattâ bundan dolayı harekete geçen Aleksandr, 1362 ile 1363 arasında Os-manlılann zabtettikleri Kırkkilise (Kırklareli), Midye^ Bznarhi-sar ile kize’yi geri almağa muvaffak olmuştu. Mücadeleci olan Çar Aleksandr’ın Osmanlılarla uğraşacağı anlaşıhyordu; Fakat 1365 tarihinde vefatı, Bulgaristan istilâsını kolaylaştırmıştı.
Aleksandr vefat eder etmez Bulgar devleti derhal parçalandı; Aleksandr’ın bazı replika telefon Osmanlı tarihlerinde Sosmanos da denilen küçük oğlu ve veliahdı Şişman^ devlet merkezi olan Tırnova ile Silistre^ Niğeboluj YanbolUj Sofya yani kısmen Tuna hoyunda ve Orta ve Güney Bulgaristan ve Trakya’da OsmanlIların işgaline uğrayan yerlere sahip bulunup Çar ünvanını almıştı.
^ Aleksandr’ın veliahdi ve büyük oğlu. Mihal Asen ve ikinci oğlu îva| Asen, Bulgar vekayinamesine göre, Türklerle yapılan muharebede ioıak^ olmuşlardı. Diğer iki oğlundan Şişman’ın anası yahudi ve Stratişimir’f ması da Rumen prensi Basaraba’mn kızı idi. îki kardeş birbirlerine müt^ teasım idiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder