Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika saat ve balkan bilgilerimiz

replika saat ve balkan bilgilerimiz

 2.Dünya Savaşı'nın iki temei nedeni vardır.1914-1918 Savaşına son veren, 1919 ve 1923'te imzaianan barış antlaşmalannda yapıian hatalar ve 1929 ekonomik bunaiımı. Yeni Dünya Savaşı önceiikle, 1. Dünya Savaşı’nda yeniienierin ^nı sıra, barışı kesin olarak sağladıklarını sanan galip
 replika saat

ülkelerin düş kırıklık-İjnndan da kaynaklanmıştır. Almanya Versay Antlaşması'nı, kendisini savaşın taşlamasındaki sorumluluğu tek yanlı olarak üstlenmeye, insani ve maddi zararları karşılamak üzere, 1975 yılına kadar uzanan bir borç takvimi uyarınca fiiri bir "tazminat" ödemeye, doğuda topraklarının bir bölümünü bırakmayı ve batıda egemenliğinin sınırlandırılmasına boyun eğmeye (Ren bölgesinin askerden arındırılması) mahkum eden bir dikta olarak gördü. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalandı. Fransa, dört yüzyıldan beri savaştığı Habsburg Imparatorluğu'nun yıkıntıları üstünde iki devlet kurdu: Çekoslovakya «Yugoslavya. Bunlar kısa bir süre sonra, Polonya ve Romanya ile birlikte aşırı milliyetçiliğin odağı durumuna geldiler. Almanya’yı kuşatmaya ve yeni yarılma emellerini engellemeye yönelik bu küçük ülkeler mozaiği, ABD Başkanı Vilson’ın 8 Ocak 1918'de Amerikan Kongresi'ne sunduğu ve banşm temelleri iırak kaleme alınmış "On Dört İlkesinde" onaylanan, halkların kendi geleceksine kendilerinin karar vermesi hakkı ilkesine görünüşte uygun düşmektey-L Gerçekteyse bu yeni devletler, haklan görmezden gelinecek ve çiğnenecek anlıklar barındırmaktaydı. Avrupa'da bu yeni dengenin güvencesine gelince iansa-Ingiltere-Amerika antlaşması. Milletler Cemiyeti), Wilson'un bu alanda-taahhütlerinin onaylanması için gerekli olan üçte ikilik çoğunluğun Amerikan Bgre'sinde sağlanamadığı 19 Mart 1921'den sonra geçerliliğini yitirdi.
İtalya'da herkesin 1919 ve 1920 anlaşmalarıyla ülkenin yara aldığını dü-Hhiğû bir ortamda, Mussolini 1922’den başlayarak iktidan ele geçirdi: ^i'ya göre, Avusturya-Macaristan ve
1941 Nisan sonunda Balkanlar’m tumu, yani Tuna Deita'sından Pelopon-nes'in ucuna kadar olan bölge Merkez devletierine boyun eğmişti. Simgesel olarak sadece Girit Adası İngiliz işgali ile Merkez devletler hakimiyeti dışında kalmifD Almanlar 20 Mayıs'ta kuvvetli bir askeri harekatla Yunan ve İngiliz or> dulanna ulaştı. Yunan Kralı II Georgıos ve hükümeti Mısır'a kaçmıştı. Savaşın hakimleri Almanlar ile italyanlar için Balkan sayfası kapanmıştı. Bundan beyte planladıklan 'Barbaros Harekatı'na yöneldiler. Bu harekat plana göre birkaç hafta sürecekti ama gerçekte tam üç yıl surdu. Bu süre boyunca Balkan yarımadası bir kez daha ikili dünya ortaklığının en önemli konularından bin oldu. Bundan önce Mitler ile Stalin antlaşması bozulmuştu (22 Haziran 1941).
Mitler ve Stalin arasındaki savaşta Romenler ilk sıradaydılar. Romanya, aktif milliyetçilik ve Mitler ile gizli işbirliğine dayanan otoriter bir devlete dönüşmüş oldu. 22 Haziran 1941'de Sovyetler Birliği'ne savaş ilan etti. Yeraltındakı komünistler, 1941 Haziranından itibaren 'savaşa karşı" grev ve saldırılar düzenlediler. 1941 ve 1944 arasında Romen komünistlerinden üç yüz kişi direnişe katılarak çatışmalarda öldü.
Hulgarlar bu savaştan herkesten az etkilendiler. Balkanlar Tarihi'ni ciltlerle yazan Barbara Yelaviç'e göre, Bulgarlar Merkez devletlerin müttefikleri arasında şartlardan en iyi faydalananlardı. Ağustos 1943'te Kral Boris’in ölümüne kadar, Bulgaristan'da büyük bir değişiklik olmadı. Ülkeye Nazi birliklerinin yerleştirilmesine izin verilerek bu birlikler Yunanistan ve Yugoslavya harekatı sırasında büyük rol oynadılar.
Hltler'e karşı mücadele veren Balkan halkları olarak Yugoslavlar, Arnavutlar ve Yunanlılar kabul edilmektedir (1941-1944). Yugoslavya'da direnişin iki çekirdeğini oluşturan Partizanlar (Titocular) ve Çetnikler (Draja Mihayloviç yanlıla-n) sadece farklı değil aynı zamanda birbirlerine düşmandılar. Alman ve İtalyan işgali ve işbirlikçi hükümet sorunlarına bir de iç savaş ekledi. Çetnikler monarşi yanlısı, koyu Ortodoks, Hırvat ve komünist düşmanı olan “Büyük Sırplar'dı. Yugoslav Komünist Partisi, Sovyet cumhuriyetine dönüşmüş bir Yugoslavya düşünüyordu Hırvatistan'da, Bağımsız Devlet tüm Dalmaçya'yı İtalyanlara bırakmak zorunda kalmış, fakat karşılığında Bosna-Hersek'i almıştı. Bu olay 'Büyük Hırvatistan* hayalini taşıyan Hırvat milliyetçilerin isteğine tamamen uygundu. Hırvatistan böylece sadece yansı Hırvat olan altı buçuk milyon nüfusa sahip oluyordu. Buna yaklaşık, iki milyon kadar Sırp asıllı Ortodoks ve yedi yüz bin kadar o dönem hiçbir milli)rete tabi olmak istemeyen, "saf Hırvat" olarak söz edilen Müslüman (Boşnak) ekleniyordu.
Böylcce tum fanatik sapma olasılıklanna rağmen, durumu belirleyen yine din 9ldu. Sırplan katletmeye gitmeden önce silahlarını kutsuyorlar, Müslümanlar "ci-lai" naralan atıyorlar, yok
l«>m1ra da bulunan Yugoslav Krallık hııkumrtl, mütteftkirrtfı Um^490 tmk |BBWl Uurumundaydı Ttto'nun devreye girmesi İşleri de^jf*inytff4m S*rp dl-ıspomsı İse Cetnık taralını ve kralı tutuyordu. Tito 1943 Ka^ffif'mda nwçe >rhnnd< ikinci AVNOf'u (Antifaşist Konsey) topladı ve konsey ffepci MI-Imnet tanunda ve başında Yugoslav Mareşali Tito'nun buhıfHİufu Mr “Vkmaâ Kurtuluş Komitesi" tayin etti. Meclis öngörülen ülkenin federal bir temH üzerM #yeniden yapılanmasına, İtalyanların elindeki bazı toprakların geri alını m.Ulusal İrade" ortaya çıkana dek Kral Petre'nin ülke topraklarına firmesıı iBâklanmasma kararı verdi. Tito’nun etrafında oluşan üç jruz bin asker flKİa krallık hükümeti güçsüz kalmıştı. Ve 2. Dünya Savaşı sonrası fıirrnin haşılı Tıto ve partisi geçmiş oldu. Çünkü daha savaş sürerken btle Tito'nun jranında (kunchiirin askeri heyeti bulunuyordu. Mihayloviç’in etrafındaki IngMiz göı deh geri alınmıştı. Bu arada Alman işgal yetkilileri Belgrat'ta inanmış mlısı ve savaş eski bakanlanndan General Milan Nediç tarafından jpönelnie* arbükumetı başa getirmişlerdi.
2. Dünya savaşında Italyanlar Arnavutluk'u işgal etti. İtalyanların Amavutian Ayanlaştırma politikasıyla karşı karşıya gelen halk, memnuniyetsıalı^nı M belirtti. Italyanlar Arnavutluğu 1939 Nisanında işgal edince Arnavut KrAk Afesıet Zogu Londra'ya sığınmıştı. Arnavut milliyetçileri "Arnavut loprakMin," İHcmı'yı. Yunanistan'a ait olan Çamerya’yı. Karadağ’daki Arnavut \<vrWşun >n»r tnd. Batı Makedonya İle Üskup dolaylarını, Iştip ve sairevı ve Güne> <irtüıae«rî ksavutluk ile birieştirme amacı güdüyorlardı İtalya "Hu>*uk Arnavuthık''M Merkez devletler sayesinde etnik sııııtlarına kavuştuğunu ilan İMU, yönetimi milliyetçi burjuva tenısih isl olan Mustata Kıma \a vaeerek finifiı bir örzgurluk tanıdı Malkanlaula koıııuıiist K>aı tilerin en geno m ıtluk Komünlkt Partisi (AKP), 1941 Kasım ımla Tııanda ktt"n4wu#*u olarak da knver Hm a seçlUıılştl Aı ııavutiuk uıı ııııUı^et\1 »e>k»nkHt Man davranışlarını korurken, ilk harekei girişlini
Staiingard’ta Almanlar ile Ruslar arasında gerçekleşenlerden sonra durumdan endişelenen Italyanlar, Arnavutluk'ta Arnavut milliyetçilerle ilişki kurmak için yollar aradılar. Arnavutlar’a bayraklarını, paralarını ve kısıtlı da olsa özgürlük imkanı sağladılar. Arnavutluk hükümetinin yeni başkanı Buşati'nin Balli Kombetar ile ilişkisi vardı. Bu yeni koşullarda, AKP, Elbasan yakınındaki Labinot kasabasında 1943 yılı Mart ayında ilk ulusal konferansını topladı. Konferans boyunca Enver Hoca, Yugoslav tezi olan saldırı fikrine karşı çıktı. 1943 Temmuz'unda Mussolini'nin düşüşünü iki hareketin toplantısı izledi. Enver Hoca Arnavutluk'un Yugoslav federasyonu üyeliği fikrine karşı çıktı. Bu arada Arnavut partizanlar, İtalya’nın teslimi sırasında, beş tümenlik bir ordunun teçhizatına ve silahlarına el koyan "Ulusal Kurtuluş Ordusu" nu kurdular.
Fakat Almanlar çabuk hareket ederek, Yunanistan’dan gelen yetmiş bin asker ile bütün şehirleri ve kasabaları ele geçirdiler. Tiran'da bağımsızlık ilan ederek bir meclis, bir hükümet ve bir naiblik konseyi oluşturdular. Yeni yetkililerle birçok bağlantısı olan Balli Kombetar, Alman askerlerine saldırılmama-sı emrini verdi. Kuzeydeki Katolik aşiretlerinin şefleri ve Kral Zogu taraftar-lan da örgütlendiler. Fakat çelişik bir tutum sergilediler. Çünkü, Almanların Kosova'yı Yugoslavlar'a vermeye niyetleri yoktu. Burayı kendi propagandaları için kullanıyorlardı. Burada Sırplara karşı kaba kuvvete başvuran İkinci Prizren Bağlaşması’nm (Birliği’nin) örgütlenmesine izin verdiler.
Kurtuluş Ordusu’nda yirmi bin askeri bulunan ve siyasal olarak yalnız kalan partizanlar, "işbirlikçi" olarak gördükleri herkese karşı mücadeleye giriştiler. Düzeni sağlamakta zayıf kalan milliyetçilerin önünde. Almanlar yönetimi ele aldılar ve bazı Arnavut birimleri ile desteklenerek, 1943 tarihinde partizan direniş örgütlerine karşı büyük bir saldırı başlattılar. Enver Hoca da Tito ile benzer sıkıntılar yaşadı. Ancak Ocak 1944’te Mehmet Shehu’nun tugayının karşı saldırısıyla, sarılmış olan kurmay heyeti kurtarıldı. 1944 Mart ayı sonunda, başka amaçlar doğrultusunda tahrik edilmiş Kızıl Ordu, Romanya ve VVehrmacht sınırlarına dayanıyor ve Arnavutluk da biraz rahat nefes alıyordu. Almanlar Kasım ve Aralık 1944’te işgal ettikleri Yunanistan ve Arnavutluk’tan çıktılar. Sözü edilen birlikler Hırvatistan’da Ustaşa işbirlikçileri ve Hırvat Devleti Ordusu’ndan destek alarak cesurca direndiler ve ancak Mayıs 1945’t
etmesi, pratikte bir de^r U$ımadi^ gibi, savaş sonrası yeniden biçimlenen dünyada bir süre yalnız kılmasını da engelleyemedi.
Balkanlarda devletlerin bazılanna Sovyet modeli bazılarına Amerikan modeli sunulması, bu ayrılıktan sadece devletlerin değil halklann da etkilenmesine neden oldu. Balkan tanhınde 1945 yılı, bir parantez olarak kalacak kırk beş yıllık bir donemin başlangıana damgasını vurur. Bu dönem, sadece *Demirperde*’yi Epir’den Trakya’ya geçinp, Yunanistan'ı doğal sınırlarından ayırmasıyla değil, özellikle yanmadanın güney ucunu, merkezi VVashington olan askeri bir Atlantik Birliği içine alarak ileri bir karakol haline dönüşmesini sağlaması ve buna karşılık, zaman zaman dahil olan Yugoslav toprakları dışında kalan diğer tum bölgelerde beyni ve kalbi Kremlin olan imparatorluğun güney kanadının yer almasıyla belirginlik kazanmıştı. Siyasal olarak artık Balkanlar yoktu ve bölgesel örgütlerden birinin girişimi, buyuk devletlerden birinin engeline çarpıyordu. Moskova yönetimi Yunanistan’daki Amerikan üslerinin varlığını açıklıyor, VVashington yönetimi ise, yanmadanın nükleer silahlardan arındırılması pro)elerinde bazı tuzaklar bulunduğunu düşünüyordu.replika saat
Bazılarına Sovyet, bazılanna da Amerikan modeli sunulması, bu ayrılıktan dediğimiz gibi sadece devletlerin değil, halkların etkilenmesine de neden oldu. Komünizm ise, Rus şeklini tarihsel geleneklere ve farklı kültürlere uygulayarak, kendine özgü nitelikler kazanmıştı. Öyle ki, "Balkanlı bir komünist" ten bahsetmek atılacak iftiralann kurbanı olmak demekti. Bu, halkların ve devletlerin ilişkileri aradaki farkları daha da belirginleştiriyordu. Şüphesiz, bu Balkan komünizmlerinin, tarihsel gelişme koşullarına bağlı olarak ortak yönleri de bulunuyordu. Başlangıçta hepsi, çok uluslu veya kırsallığm egemen olduğu toplum-lara uyarlanmış bir Marksizm-Leninizm olarak kendini gösterdi. Bu iki özellik, o devletleri 1920'li yıllann Bolşevik Rusya’sına benzer kılıyordu. Buna bir de. Kızıl Ordu’nun Romanya ve Bulgaristan’daki Hitler adlı savaş makinelerini alt etme başarısından ekleniyordu. Ancak sadece askeri danışmanları kabul eden Yugoslavya ve Arnavutluk için durum farklıydı. Ayrıca, Bulgar komünist lider Dimitrov, Romen lider Ana Pauker, Yugoslav lider Tito gibi birçok komünist liderin Moskova’da yetiştiğini de unutmamak gerekir. 1948 Haziran’mda Tito’nun Stalin’den ayrılması imparatorluğun bütünlüğünü bozmuş olsa bile, birçok faktör ilk dönemin ortak Stalinciliğini açıklamaya yetmektedir.
Daha da önemlisi devletin anlamı düzelmemişti. Lublana Slovenleri hala kendilerini Sırp sömürgesi gibi hissediyorlardı. Kosova Arnavutlan, Bulgaristan Türkleri, Romanya Macarlanndan söz etmeye bile gerek yok. Boş ama parlak uluslar arası sözler altında, kültürlerin rekabetleri, dil çatışmaları hatta, o dönemlerde VietnamlIlar, Kübalılar, AngolalIlar lehinde kitleleri harekete geçirirken, komünist ülkeyi çoğunluktaki etnik gruba indirgeyen parti, günlük sürtüşmeleri ihmal ediyordu. İki kuşak boyunca, laik zıtlaşmalardan ortaya çıkan milliyetçiliklerden soyutlanmış duyarlılık suskunlukla karşılandı.replika saat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder