Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika telefon ve insan anisi bilgisi

replika telefon ve insan anisi bilgisi

replika telefon ve insan anisi bilgisi Bu emirler son anda geliyordu. Birden çinide kelimeler canlanıyordu ve o şekilde anlıyordum 'yapıt
0 gereken bir iş olduğunu. Sonunda tam bir şizofren olmayı başarmıştım. Beynimi tamamen ikiye bölmüştüm. Bir tarafı yaşa* dıgım hayata dair kararlar alırken, diğer tarafı zihinsel ölümümle ilgileniyordu. Ve bu yazılan yazan ben, diğer tarafla karşılaşmadan yaşıyordum. Ama iki tarafında da tek bir arzu yankılanıyordu, kafamın. Bir an önce bedenimin yaşadığı hayatı bitirip zihinsel ölümümü başlatmak...
Amidou'nun gelmesini beklemekten ve bütün düşüncelerimi bu konuda toplamaya replika telefon çalışmaktan başka yapacağım bir iş yoktu. Odadan bir yürüyüş yapmak için bile çıkmak istemiyordum. Duvardaki saat Öğleden sonra dördü gösteriyordu. Önümde en az altı saat daha vardı. Amidou geldiğinde hemen burada öldüremez-dim. Silah sesi otelin duvarlarını delip Koffi'nin kulağına kadar giderdi Ve çıplak garsonlarım, komilerini, toplayıp üstüme salardı hepsini. Öyle bir durumda beni dinleyeceğini hiç sanmıyor-1 dum Amidou’yla aralarında kardeşçe bir ilişki vardı. Koffî, Juli-an Khyle’m yaşamış olduğu hayata hayrandı. Kendisi hayatı boyunca bütün beyazlar tarafından hor görülmüş olduğundan, anlatılanlara göre kolonicilerin annesine tecavüzlerini izlemek zorunda bırakıldığından, yaşayan her beyazdan gizli ama derin bir tonda nefret ediyordu, Ve kendi yapamadığını Amidou’mın gerçekleştirmiş, siyah bir isyan başlatmış e lması, onu gözünde ilahlaş-ürauştı. replika telefon Ferde cesedi yatarken söyleyeceğim hiçbir sözü duymaz ^teıdî elleriyle boğarak öldürürdü beni.
gulainahydıırt bulduğum numarayı. Sol elimle denil t ■ yani sağ (aradaki bambıı evleri göstererek, "Maquis sols burada mıydı?” diye sordum. Cümlenin bitimiyle lor ^ ııındaki cama çevirdi. Aynı anda sol elimle belimdeki »¡ı^, ^ rıp, sağ kolumun üstünden tutup tetiğe bastım. Hiçbir şeyi luda mermi olduğuna emindim. Tutukluk yapmıştı. Tetik«*, duyduğu anda Amidou kafasını çevirip, önce dolunayın ml, parlayan kendisine doğrultulmuş çeliğe, sonra da gözlerimek ti. Bir saniye birbirimizin gözlerine baktık. Ruhlanmızm rön^ lerini çektik o bir saniye boyunca. Sağ elinin deri montumıniç» de kaybolduğunu görünce ikinci kez bastım tetiğe. Öyle birte oldu ki camlan kapalı arabada, deprem olduğunu, yerin yanku m, dünyanın bölündüğünü sandım. Kafasına doğru tuttuğum» lalı tan çıkan kurşun yanağından girmişti. Arabanın sağ ön can karanlıkta, üzerime bir kovayla siyah boya atılmış gibi duruyor du. Yüzüme birkaç damla kan sıçradığının farkmdaydım. A® hâlâ sesini kulaklarımda duyduğum patlamanın çınlamasını fe liyordum. Kısa mesafeden başına yediği kurşun Amidou’yu, den-sini deldikten hemen sonra öldürmüştü. Silahın geri tepmemden, dirseğimi kapının koluna çarpmıştım. Amidou’nun kafası kurşunu ilk içine aldığında, sağ tarafa replika samsung s8 edge doğru havalanıp uçmak» teıtîif, ama seksen kiloluk bir vücuda bağlı olduğu için fazlama ğa gidememiş, önüne düşmüştü. Çenesi neredeyse göğüs fena kadar inmişti. Gözleri açık ve hâlâ silah tutukluk yaptıklar, sonraki ifadeleriyle bakıyordu.
O bir saniye, yıllardır tanıdığım Amidou’nun bana anlatmak» ■ iğ», dünyaya haykırmak istediği her kelimeyi, her küfrü pk jft '’kiiçinde. Eğer beynimin replika samsung s8 edge yansım zihinsel ölümüme aşna)
ortadaydım, gözlerimin içine bakan o siyah, iri gözleri asla m» tâam ve geri kalan hayatım boyunca kâbuslarımın vazgeçilme) fi yapardım. Ama barut kokusundan başka hiçbir f yordum Hiçbir pişmanlık, acıma, ne dursa, hiçbir ıh ypçaaı yoktu. Sadece silahı tutan eii^lShpniu.
¿işarı fırladı. Sürükleyerek, dalgaların içine götürdüm ağır vü-cudonu. Dizlerim ıslanıyor ve Amidou’nun vücudu ıslanan kıyafetlerinden, derilerinden dolayı ağırlaşıyordu. Ve yeterince açıldığını yani suyun bel hizama geldiğim görünce okyanusun yüzeyinde bata çıka duran vücudu serbest bıraktım. Olduğu yerde bir ileri bir geri gitmeye başladı. Sadece vücudun ince bir bölümü suyun üzerindeydi, batan bir kayık gibi. Sahile çıktım. Dönüp karan-lıSdasuyun üzerindeki vücudu görmeye çalıştım. Dolunay yardım etti. Akıntı yardım etti. Uzaklaşmaya başladı. Bir iki saat sonra kıyıdan kilometrelerce uzakta olacaktı. Benim için, iki gün boyunca bulunmaması yeterli olurdu...
Arabaya döndüm, torpido gözünü açtım. Siyah torbayı alıp içindekileri elime boşalttım. İki tane kanlı siyah top. Amidou’nun o irirsaniye boyunca Sezar’ın Brütüs’e baktığıyla aynı bakan gözleri. Kaşıkla değil ama usturayla çıkarmıştım. Zedelememeye çalışarak. Ama fazlasıyla parçalamak zorunda kalmıştım yüzünü arabada, bu gözleri çıkarmaya çalışırken... Otele ancak biraz olsun kuruduktan sonra dönebilirdim. Sabaha doğru. Sonra da eşyalarımı opfeyıp Feridoun'a yani Greenville'e doğru basacaktım gaza...
Sabide, arabanın içini ve yüzümü deniz suyuyla temizledikten dört saat boyunca oturdum motor kapağının üstünde. Ön ^masattım yaslayıp ayaklarımı uzattım. Bir ara sol ayağımın ya-MdsMercedes’in yıldızım gördüm Tek bir tekmede karıştı o da Mtiatm kumuna Hepimizin er ya da geç karışacağı toprağa.. AMNfcM'yu unutmamak söz konusu değildi çünkü hiç düşünmü-Ben sadece, camlardan çıkmış ama döşemeden git-•mttuu- mm ederi kanı düşünüyordum. Pinou, Amidou’nun
de durduk. Kaptânla tanıştırıldım. Eşyalarım taş]nfl yola çıkmak istediğimi söylediğim için bir saat sürenh*\ I dan sonra denize açıldık. Teknenin ismi Hope’tu I
Umut teknesiyle, bu hayat ve dünyadan umutsuz oldu^ S I zihnimi öldürmeye gidiyordum. Çelişkilerin yakamı W ^ I niyetleri hiçbir zaman olmamıştı... I
Denizin üzerindeki yolculuğumuz bir hafta sürdü. Kıyıy I yakın yol almamıza rağmen dalgalar izin vermemişti hızlı mize. Ne kaptan, ne de iki kişiden oluşan mürettebat beninjj I gilenmişti. Kamsar yakınlarında neredeyse batıyorduk. On^Î şında pek bir sorun çıkmadı... Günlerimi genellikle geminin^ nunda üzerimde battaniyeyle, yazarak geçirdim. Elimde k%V{ H kalem olmadığı zamanlarda kamaradaki yatağa uzanmış, çelerimin akmasma izin veriyor oluyordum... Kaptan ile tayf^ I dan birinin arasmda herhangi bir patron işçi ilişkisinden fazl^ I olduğunu anlamam uzun sürmedi. Geceleri çok ses çıkarıyor^. I dı. Bense gözlerimi kapatınca hiç gitmediğim Banjul’un yakınla I nnda bulacağım sarayımı düşünüyordum. Çok az yemek yediği için sürekli bir yorgunluk vardı üzerimde, ilk başlarda az yemek, tam tersine gözle görülür bir enerji katmıştı vücuduma Dirileşmişti organlarım. Ama yemekten uzaklaşma eylemim artık ger-çek sonuçlarını doğurmaya başlamıştı. Bazı geceler, kağıt oynamıştık Kazandığım içkiler bana bir şey ifade etmediklerinden, oyundan sonra geri veriyordum koutoukou şişelerim... Vebîrsa bah, kamaramda uyanmış, annemi düşünürken kaptan içeri gjriç Banjul limanına yarım saat sonra varacağımızı söyledi..,
Yanın saat geçti. Attık demiri. Baryul’un beton limanına ilk ayak basan ben oldum. Sonra eşyalar geldi. Kaptan ayarladık kaç bin dolarla ülkeye girişimi... Ve daha önce hiç gelmedikte üJkede kendimi yapayalnız buldum. Umut ismindeki Uberyato duatf teknenin uzaklaşmasını seyrederken. Bissau yataûtf Wrpaket teslim etmeye gidiyorlardı...
.w tettm "Uj»«tbu. İft tekne Başka bir şey değil. ݧİ1 yoi almaya çabalayan bir tekne. Sonsrf &lğ*ianyk savaşan Mrceviş kıbuğu. Köhne bir
, Kamarasında uyudum. Hiçbir şey değişmedi İsterdim hjr insan olarak inmeyi o tekneden. Değişmeyi, iyi biri olmayı, sevmeyi Hepsini isterdim. Ama istemenin yetmediğini l^en anladım. Hiçbir şeyin yetmediğini! Dünyayla mesafeli bir ^luk kurmak zorunda kaldım. Çünkü kuşkulandım bana verdiği ' n. Her şeyden! Kendimi kaybettim. Buldum. Umut adın-
teknede bir hafta kaldım. Ne dövmelerim silindi, ne de zihnim pekten vazgeçti... replika samsung s7 edge Belki de her gün düzenli olarak kullanacağım j^öral benzeri bir antidepresanla her şey düzelebilirdi. Doktor {(ontrolünde gelişen bir tedaviyle yaşamaya alışabilirdim belki dç, insanların arasında. Sosyoloji kitaplarındaki o meşhur birey olur-dumbelki tedavinin sonunda Hedefleri olan, kendini gerçekleştir-meye çalışan, toplumun temelini tırnaklarıyla inşa etmiş o birey olurdum. Ama olmadı! Ne doktora gittim, ne de ilaç kullandım. Tersine ben doktor olmaya çalıştım. Düşmanı tanımak için. Anladım ki daha sonra, düşmanım da mutsuz kafesinde. replika samsung s7 edge O da, bir gün kravatını kopanp, önüne ilk çıkanı öldürüp yok olmak istiyor. O da caddelerde koşmak istiyor, üstüne gelen arabalara doğru. O da dinamitlemek istiyor, her gün biraz daha insanlığından ödünç verdiği toplumun temelini Görünce gizli arzusunu düşmanınım, yapacak bir şey kalmadığını anladım. Ne düşman vardı, ne de ben vardım, “Olmak ve m olmak arasında çok fark var” derler, yüzyılın ortasından çı-kşgelmiş seçkin entelektüeller... Ama bilmiyorlar ki, ikisi de yok... Var olmak bt hayal, olmayan bir dünyada...
Dünyanın var olmadığını yıllar önce bir arkadaşıma söylediğimde, “Bu senin düşüncen” yanıtım almıştım. Tartışmanın galibi verilecek yanıt basitti.
’taftyanm var okluğu da, başlangıçta birinin düşüncesiydi. BtâiTmn nM! Belki de başka bir gücün. Ama mutlaka, bu dün-4ı düşünce aşamasında olduğu bir zaman vardı
dini uyuşturabilmek için uydurduğu bir masal mıydı? I duró- Yatakta, çarşafın üzerinde kendi etrafımda döne^^ I maş derime yapışıyordu. Kurtulmak için dönüyor^ 0,eH I yerde. Ama hareket ettikçe daha çok yapışıyordu. Kendj^ I böylesi bir ölüme inandırabilmiştim ?.. Bütün dünya yapış^ I allak vücuduma. Her şey. Çocukluğum, eski arkadaşlar^ |}f I altı milyar insan. Bırakmak istemiyorlardı beni. Gitmemi,^ I mamı, zihnimi öldürmemi engellemeye çalışıyorlardı. Bense ^ I nüyordum yatakta Gözlerimi açmaktan korkuyordum, Bupa^ I beynimden bir emrin gelmemesi, zihinsel ölümün varlığı haku I daki şüphem, içimdeki bütün acı belki de, köklerimi saldığa I dünyadan kopmamın bedeliydi. Belki de iki kutu ilaç içip ^41 sini kurtarmaları için polisi arayan birinin korkusuydu vücudu. I mu kaplayan...
Bir süre sonra yavaşladı yüzümden fışkıran terler. Nehirler 4.1 ruldu. Nefes nefese kollarımı açıp durdum. “Sakin olmalıyım? dedim. “Hayal görmedim. Rüya değildi olanlar. Sakin olmalıya, Bütün yanıtlar bende. Sorabileceğim bütün soruların karşılığı« terlerimde. Sakin olmalıyım. Şimdi durumun analizini yapalım Elimizde bir adam var..." Bir muhasebeci gibi hesap yaptığım içi inanıyordum kendimden. Utanacak başka kimsem yoldu...
Bir adam var. Ve zihnini, düşünceler sistemini kapatmak, ipü etmek, yok etmek istiyor. Böyle bir şey yapmasının nedeni, b® açıkken kendini hiçbir zaman iyi hissetmemiş olması i Evet! Sadece iyi hissetmek için mi bunları yti kadar ? Evet! Her şeyi denedi mi hayatta, böylesi ön® İMM» vermeden once ? Hayır î Peki aceleyle verilmiş S® .oknadığınfl emuı mi? Evet! Ama daha sadece yir®b Geçirtil kalmış! Uünyayı reddinin nedenini yoksa | da ku^agiiuÉMBÉten gibi
1 girmiş bu İşe ? Nedenini biliyor. Sadece çağının çocukla kimseye benzemiyor. replika iphone 7 plus Nedeni bir tane. Her şeyin, içim gün büyüyen sonsuzluğun nedeni bir tane. O da yaşadığı taklan bakabilme yeteneği. Kişinin öncelikle kendine ' jjcten bakmasıyla başlayan daha sonra bütün hayatına^ dostla* yayarak keskinleştirdiği uzaktan seyredebilme yeteneği. Zaman içinde normal bir insanın yapması gerekenlere, bunları yaparken itaat etmesi gereken toplumsal, ahlakî ve yasal kurallara uzaktan bakabilme yeteneği. Ve Kayra içinde keşfettiği bu yetenekle kendini, sihirbazın numaralarının gerçek yüzlerini bilen ve eklenemeyen bir çocuk gibi hissediyor. Onu güldürmeye çalışan palyaçonun makyajının altındaki acılan fark edebildiğinden güle-meyen bir çocuğa benziyor... Hayatın kulislerinde gezdiği için sahneden nefret eden biri gibi. Uzaktan bakabilmek olup bitenlere onu yaşayan değil, var olan değil, gören ve iğrenen haline getiriyor Belli bir süre sonra iğrenmenin yerini duygusuzluk ve kayıtsızlık alıyor. Dünya üzerinde oynanan gündelik hayat oyununun kurallarını, onlara uymayacak replika iphone 7 plus kadar iyi tanıyor. Kadınları öperken gözlerini kapatmıyor. Bir usturayla kolunun üzerine ya-n yazarken acı duymuyor, çünkü o anlarda kendini başkasının vücudundaymış gibi seyretmekle meşgul oluyor. Var olan her şeye uzaktan bakabildiği için hiçbirinin sihrine kapılamıyor. Ve gözleri gördüğü için hayatın arkasını, dünyanın o kadar da iyi tasarlanmış bir yer olmadığını biliyor. Ve uzaktan seyrettiği hayat ateşi onu ısıtmadığı için “Zihnimi öldürürüm” diyor. Oysa uzaktan bakamayacağı herhangi biri ya da bir şey çıksa karşısına, hazır, Mçii (muti aşmış, çıplak elleriyle tutmaya... Ve milyarda bir görü-m uzaktan bakabilme yeteneği Kayra’da var. Farkında olmadan geüşUrdığr bütün insanlığı yaşadığı hayattan vazgeçirecek kati * bir yeterek. Dtiuyaya, TanrVya, aşka, paraya, i r*jUh>
< her şeye uzaktan bakabilme yeteneğine sahip oh tasından ötü-#JH0İÎ |§i; gerçek (kgil. Gülerken kendisi değil. Öldürürken bunları yapan 75 kiloluk bir et yığını Bir be* mı Ifcpşi: rm. kendi um uzaktan bakan bir zihin. Ve bu yetene %m0e bildiğinden. kendisini büyüleyecek kadaj
B mükemmelleşmiş bir hayatın, böylesi bir yeteneğe sah I nrı bile uzaktan bakamayacakları, davetkâr bir dünyan,^
I yeceğini bildiğinden zihnini öldürmeye karar veriyor,
Yansını yüksek sesJe, yarısını içimden yaptığım, içimdeki I /erin konuşmasından doğan diyalog sayesinde biraz olsun ^ İamıştım. Onaylamadığım bir yöntem de uygulamış olsam ^
Sim toplamaya ihtiyacı olan ve her şeyi sırasıyla düşünerek me ulaşmaya çalışan insanların yöntemini uygulamış da ota
işe yaramıştı, Seslerden birinin son yaptığı konuşma bana, jç^ |_
de bulduğum durumun nereden kaynaklandığını, zihinsel ölü^ neden arzuladığımı replika iphone 7 anlatmaya yetmişti. Artık biliyordum, ta% men kontrolden çıkmış bir yetenekten kaynaklandığım. Ben $a. dece fazlasıyla ciddiye almıştım, küçükken babamın bana birini I üzdüğümde söylediği o sözü. “Kendini karşındakinin yerine koy,”
Ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki, bir gün dönüş yolunu yanı kendimi bulamadım ve beynimin bir parçası boşlukta uçuşan, hayata uzaktan bakan, sadece seyreden bir çift göze dönüştü. Bütün duygulan bilen ama hiçbirini hissetmeyen biri oldu Kayra İşte her şey, vardığım nokta, üzerinde döndüğüm yatakta gerçek ismimi hatırlayamıyor oluşum bundan kaynaklanıyordu. Bende gerçeklik duygusu yoktu. Hepsi bu!
Doğruldum yattığım yerde. Bitmişti sorular. Sıra geldi, yağmur gibi yağan emirleri dinlemeye. Çark dönüyor ve program devam ediyordu. Kendimi dinlemek işe yaramıştı. Saklandığı yerden çıkan zihnimin diğer tarafı, karanlık yüzü dışan gitmemi emretti. Yürümemi Önce Banjul’un içinde sonra dışına doğru. Sahilden yürümemi fmddtyordu kulağıma, Rüzgârın uçurduğu okyanus flerreterinm sağ yanağıma değdiklerini hissedebileceğim kadar sabdden. Ve bulacaksın, diyordu. Belki bir ev, belki de bir kulfr fe Bm de biliyordum bulacağımı.
j|| .tan» Wl« gömleğim, spaft keten pantolonum. Yanıp -alM atnmdji». Sadece çorabıma sıkıştırdığım küçük Solingema Müa haçlarımı taradım aynanın karşısında. Yavaşça Hiçbir te i» imne&v Eskiden gitarımın
yaklaya da beyazların çoğunun yaptığı gibi sandaletlerle Afrika’ya ilk geldiğimden beri. Gittiği yerlere uyum ^fyaıı bir değildim. Her ay bir yenisini aldığım, bağcıktı siyah , ayakkabılar giyiyordum. Çünkü çıkabilecek kavgalarda vakkabılann sağlam burunlarıyla atılacak tekmelerin çok yaran oluyordu. Dolayısıyla bir turistten çok, bir elmas kaçakçısına benzetirlerdi beni, sokakta yürürken. Son bir kez aynada kendime baktım. Gömlekten taşmış kollanmdaki dövmelere baktım. Üe zaman yaptırdığımı bile hatırlamıyordum birçoğunu. Anlamlanın, hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Ve güldüm kendime bakarak, sahip olduğum tek şey
Otelin kapısına inip sağa sola baktım. Akşamüstünün kokulan ve serinliği bastırmıştı Gambiya’ya. Ingiliz kültüründen nasibini ataş bir halkın arasında, seslerin en çok geldiği tarafa doğru yürümeye başladım... Ben biraz garip yürüyordum. Çok hafif yaylamsak. Kollarımı fazlasıyla sallayarak. Ayda yüzüyormuş gibi... Birkaç beyaz gördüm sokaklarda. Yol soran. Kendilerine uzatılan sahte, markalı parfümlere bakan. Birkaç tane de, geçen arabaların çimle gördüm. Tamdım onlan hemen. Kaymağım yiyenlerdi onlar. Ösfaîi» renginin doğal hakkını alanlar. Afrika'nın etim yiyen > adar ftnou benzeri yarasalar. Büyük siyah Mercedesler içinde mxjoriardı şehrin sokaklarında. Eğer vazgeçmeseydim hayattan, •xrî4e<ı»tar|jbt olacaktım En şiddetli işi büe kabullenebildiğim!,
/ ^(liayat/ıktığiinı bilen bu adamlar beni de yanlarına katmak ,î- iıtf pyi yapacaklarından, karşı koyamayacak ve Ortaçağ soy-^suubemzeyen yılanların arasına karışacaktım...
tava girdim. Kafaların bana dönmesi uzun sür-n îçeriddciiertf* yarısı fahişe, yarısı da şişko beyazlardı. Bun
di, şişkoları otellerinden alıp buraya getirmiş ve kafa malarını sağlayacak olan... replika iphone 7 Anladılar benim o beyazi!^\ dığımı. Ne ayağımda Nike terlikler, ne de aynı renkten^S bir freebag vardı. Boş olan bir masaya oturup neredeyse-K rinin tamamını açıkta bırakan bluzuyla ortalıkta dolaşan^ kızın ne içeceğimi sormasını bekledim. Ve geldi. Göğt^N burnuma girmesini önlemek için kafamı biraz geri çekmek ^ da kalarak, “Bir capuccino” dedim. Gözlerini açarak şaş^1' beklemek istemedim, en azından viski istememi bekleyen^ ğüslü kadın garsonun. “Hemen !” diye bitirdim aramızdaki ^ yi. Bir şeyler mırıldanıp kendi kabile dilinde, bara doğru parişimi söylemek için. Gözlüklerimi çıkanp gömleğimin Ce^ astım. Üzerimde sadece Fransız Frangı vardı. İki küsur dolar odamdaydı. Umursamıyordum bir temizlikçinin meraki^ reketlerle çantalann içeriğini keşfedip sevinçten çığlık atmai^ malini...
Kafamı kaldırdığımda, karşımda bir kadının oturduğunu^. I dlim. Gerçekten de algılarım zayıflıyordu. Nasıl fark edememiş. I tim, sandalyeyi çekip karşıma oturduğunu? Bir fahişeydi.Koyu I kızıl saçlı bir zenci. Bembeyaz dişleriyle sırıtıyordu. Ve masan altından, sağ eli sol dizimi okşamaya başlamıştı. Elimi pantolonun cebine götürüp, tomarın içinden üç yüzlük olduğunu tahmin ettiğim banknotları çıkarıp dizimi okşayan eline yine mas* al-tından tutuşturdum. Paranın dokununca verdiği hissi en gerçek orgazm olarak kabul ettiğinden, birden gözleri kısıldı, yüzüne da ha da yayıldı ağzı.
Teşekkür ederim. Ama neden?” diye sordu düzgün İngilizce siyle.
“Beni rahat bırakman için l* deyince ağzı birden tek bir nokta ya dönüştü ve gürültülü bir şekilde, iri kalçasının yardınuylasan dalyeMiru geri iterek kalkıp iki masa yalandaki başka bir beyaza kaişmma oturdu Tabii ki benim 300 frank çoktan inmişti si# tfpMmn dibine. Ama yine de oturduğu yerden beni 8$ içto karşısındaki yaşlı beyazla güiümse^jgk konuşu# bir zenci kadınlara hm meleknşe; replika iphone 7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder