Sayfalar

gizli kamera

replika telefon

maca bitksi

replika telefon ve insan anisi konu

replika telefon ve insan anisi konu

replika telefon ve insan anisi konu afetlerim ve bölgede değeri asla düşmeyecek beyaz bir derim vardı Dolayısıyla yüzüne bir gülümseme oturtması fazla uzun sürmedi. Biraz daha yaklaşıp eğildi yüzüme doğru. Tütün kokuyordu. Mentollü.“Ne zaman istersen çağır beni. Buralardayım...” diye fahişane bir tokat patlattıktan sonra ağzından saçüan kelimelerle, dudaklarım yaklaştırdığı sol
yanağıma, bu kez kalçalarını konuşturmaya başladı. En az vücudunun önü kadar çok hikâye anlatıyordu arkası da. Gerçek bir gösteriydi kadın. Böyle insanlar tanımıştım. One-man-show’lar!..
Sağ çaprazımda oturan fahişe beni bakışlarıyla pişman etmeye çalışıyordu hâlâ Onu replika telefon reddettiğim için kendimi öldürmemi istiyor olmalıydı. Ama benim öyle bir niyetim yoktu. Benim hiçbir cinsel niyetim yokta Capuccino’nun köpüğü, geldiğinde çok az ve tadı da acıydı. Yansına geldiğimde zaten rahatsız olmadan en son ne zaman bir şeyler yiyip içtiğimi düşündüm. Bir hayli zaman oluyordu, Yemek yerken ağzıma attığım her lokma dişetlerimi acıtıyor, mideme inene kadar dokunduğu her yeri yırtıp parçalıyordu. Tabiî id, bu sadece benim öyle hissetmemden kaynaklanıyordu. Fizyolojik bir rahatsızlığım yoktu, kronik sıtma dışında. Ama zaten hayatın kendisi de fizyolojik değildi. Biz replika telefon insanlar öyle olmasını istemiştik! Anlaşılması daha kolay olsun diye...
Ve bıraktım elimdeki fincanı. Büyük ihtimalle ister istemez yüzümü buruşturmuştum. Bir şeyleri ağzına atıp çiğnemek, altı sa-
lt sonra vücudunun başka bir yerinden çıkarmak, bütün bunlar um» 4f)ğ@Ği§ı geldi Yani canavarca. Çevremde, büyük bir iştah-
şekilsizleşınejd yaşamış gibi görünmüyordu. Çok çekici j I
dü olduğunu zihnim kabul ediyordu ama bir insanı artık ^ I kici bulamayacağımı da ben biliyordum...
Konuşmayı Anita başlattı. Sessizlik bazı insanlara çok ^ lir. Dayanılmayacak kadar ağır.
“Benimle yatmayacaksın. Bunu anladım. Peki ne yapmak^ sin ? Yani bundan sonra ne yapacaksın ?” diye sordu.
Zihnimin kontrolünü elinde tutan gizli bölme onda raw edici bir taraf bulamamış ve varlığım kanıksamıştı. Hattabejk de, bana geri kalan hayatımda bakacak insanın Anita oldw söylüyordu. Ama öncelikle onun fikrini öğrenmeliydim. replika Ko% madan bu sapkın soruyu sormalıydım. Dikkatimi ağzımdanj| kelimelere vererek konuşmaya başladım.
“Şimdi beni çok iyi dinle Anita”
Bütün vücudumla ona dönmüş, gözlerinin içine bakıyordum Bir çeşit evlenme teklifiydi yaptığım.
“Ben ölüyorum. Ama tahmin ettiğin gibi değil. Kısa bir sum sonra, nefes almaya devam edecek olmama rağmen beynim ^ masun durduracak,”
Daha açık konuşmalıydım.
“Belli bir süre sonra düşünememeye başlayacağım. Kafam ölecek ama kalbim yani bedenim yaşayacak.”
Söylediklerimin yarattığı tepkiyi görmeye çalışıyordunı to hiçbir açık vermiyordu. Sadece dikkatli bir biçimde dnûiyotte Gerektiği zaman ciddi olabileceğini gördüğüm için rahata# j^ekUğ^nde, bana birinin bakması gerekecek Be# tellilenmesi, Bedenimin bütün ihtiyaçlarını karşılaması. Ve|i Jdşiyi arıyorum*
4Ne düştodkığüfiû anlamaya çalıştım. Eündefc P'
bnatapf ve sigarasını söndürmüştü. #kiyoırdu tiradım
. Mkonusu kişinin işi çok zor olacak. Yani bir çeşit felç geçi «olan vücudumu hayatta tutmak sanıldığı kadar kolay olma-^¡tk. An» karşılığım da fazlasıyla alacak. Bu çok garip gelecek-?ama ben, demin de söylediğim gibi o kişiyi arıyorum.” t! yattıklarımın tuhaflığı, üç kadeh şampanyanın üzerinde ya-hafifliği yok etmişti. Elbisesini giyip geldi. Belki de üşüdüğü düşündü, bu cehennem sıcağında, aklının alamadığı bir duanda olan benim karşımda. Ve karmaşık cümlelerime gelebilecek en mekanik ve mantıklı yanıt, bir soru kılığında geldi.
“Sana, daha doğrusu bedenine nerede bakılması istiyorsun ?”
Fazla düşünmeden yanıtladım.
“Ne ülke, ne de şehir önemli, önemli olan tek unsur güvenlik. Vücudumun mutlak bir güvende olması gerekiyor. Dış dünyanın bütün tehlikelerinden uzakta olmalı!”
Kafasında canlandırmaya çalışıyordu düşünmeyen bir bedeni. Çevresindeki, tanıdığına ihtimal verdiğim felçli insanların görüntüsü gelmişti gözünün önüne. Devam ettim konuşmaya Başlamışken bitirmeliydim. Zihnimin gizli bölmesi Anita’ya inanıyordu.
“Ve benimle ilgilenecek kişinin bu konuyla ilgili bana en ufak bir soru sormasını istemiyorum. Bir hastalık olarak düşünebiliriz. Bir çeşit uyku hastalığı. Ölene kadar uyumak gibi. Ve belki de bilinmesi gereken tek konu, uykunun ne zaman başlayacağına bcıüm karar verecek olmam.”
işte asıl noktaya gelinmişti. Tepkisi derhal akimda yoğunlaşıp oir yanardağ gibi patladı ağzında. Kelimeleri kaynayan lavlardan iafc,
'Peki neden yapıyorsun bunu kendine ?” diye, gizlemediği bir dehşetle replika samsung s8 edge »ordu Bense her zamanki gibi başka şeyler düşünüyordu» fcnı o bu soruyu telaffuz ederken bile aklım başka bir yer-.#t#: Bugüne kadar hiç hamakta yatmadığımı düşünüyordum, fcp Ipprodftki umaaûmn söylediklerini biraz olsun dinleye-•'dsiiydiifi, belki 4e şimdi bu noktada olmazdım... Ve boşlukta .«ken gördüğüm fikirlerimi bir kelebek ağıyla
“Hamam” dedim. “Korkma! Sadece kapının açıldığım duyd^ H ve uyandığımda seni de odada bulamayınca başka birinin olabileceğini düşündüm.”
Sevinmeli miydim gitmemiş olmasına ? Umurumda değili, Meyveleri ve birkaç replika s8 edge parça yiyeceği buzdolabına yerleştirdikte sonra klimanın zor bela serinlettiği odada yatağa uzandık bat te. Ne yapmak istediğimi söylediğimden beri Anita sessizleşip d. Sanki kafasında sürekli bunu neden yaptığımı çözmeye çap yommuşçasına benimle fazla konuşmuyor, genelde belli bir eşya ya pa uzun bakarak dalıyordu. Ve göğsüme yasladığı başınıkai dınp “Evet!" dedi. Dinlemeye devam ettim.
"Evet, sana bakacağım, ölene kadar."
Hâlâ dinliyordum.
“Bina para vereceksin karşılığında. Çok para! Ve sen desot-mayseaksu bunu neden yaptığımı."
Dinlemek yormuyordu. Ama bir şeyler de söylemeliyi
^İHMb bana sen bakacaksın. Alturu temizleyecek^^ bir uç oğun yemek yedireceksin. Haft^^bir viicu^ Ve m iimuûm,
etmeyeceksin. Senin dışında, kimse benim yaşadığımı bil I f||!g§ Kabul ediyor musun Vdiye sorarak bitirdim. İşin özcl-I : bölümlerini söylemiştim, kendi ciddiyet seviyesini Ölçe
IS, diye. Ama diretiyordu.
I f»(tepsini kabul ediyorum.w
I] fekü" dedim. “Bu işi sadece para için yaptığım söyle ve ko-
IIjıoyıi kapatalım. Duymak istediğim bu çünkü.”
IJ «Hiçbir zaman öğrenemeyeceksin gerçek nedenini ama sen pa~ 11 lî için yaptığımı düşünebilirsin istersen...” dedi tekrar başını göğ-11 5unie dayamadan önce. Şimdi düşünme sırası bana gelmişti. Ne j (jernekhiçbir zaman nedenini öğrenememek? Neden? Sadece İlpara için yapmıyorsa böyle bir işten ne çıkan olabilirdi ki ? Para-
noyaklar rallisine katılmıştım. Bütün arabaların yanından ses hı-| zıyla geçiyordum. Yoksa gerçekten de gizli servislerden birinin ayarladığı bir kadın mıydı ? Olamaz! Çoktan başıma bir iş gelmiş olurdu. Belki de, hep duyduğumuz ama hiç görmediğimiz kara büyü tarikatlanndan birinin mürididir. Bedenimle ilkel deneyler yapmak istiyorlardır belki de. En önde gidiyordum rallide. Nere-deyse kazanacağım! Son bir soru daha, bitiş çizgisine birinci varabilmek için. Acaba bedenimi iğrenç seks oyunlarına alet etmek için erkeklere, kadınlara pazarlamak üzere mi giriyordu bu işe? &et Kazandım! Benden daha şüpheci ve yoktan var eden bir beyin olamaz. replika samsung s7 edge Bravo L Ama bıraktım bütün şüphelerin peşini. Eğer pfeişfe istemiyorsa, kendine göre mantıklı bir nedeni vardır,
ftaİ? km saçlı başını göğsüme dayamış ve sağ elini vücudum-Merin üzerinde gezdiren kadına ayrıntılardan bahsetme-ftİSfc Nasıl bir İşte karşı karşıya olduğunu iyice anlamalıydı.
*(kfflbwevtMiimmıız gerekiyor. Senin kaldığm yerde, her ne-'«şa* rahat edebileceğimi sanmıyorum” diyerek girdim bodos-IşM m gerçek taraftarlarına.
imkânsız çünkü BarguTun dışında, ailemle küçük bir ev-> dedi kuru bir sesle. Soğukkanlı olması ilgimi v
Bu medeni kelimeyi söylemeyeli kaç yıl oluyordu acaba? Ve I bir daha tekrarlamadı. replika s7 edge İleride de yapacağını sanmıyorum çünkü I anladığını biliyorum. Benim nasıl bir çıplaklaşmanın, yükselmek için yük atmanın peşinde olduğumu anladığını düşünüyorum. Sabaha karşı uyandığımda, aklımda şimdiye kadar kendilerini bayattan geri çekmiş, çileci derviş yaşamları sürmüş bütün insanlar vardı, Mağaralarda yaşamayı kabul etmiş, şehirlerden uzaktan payalnız, çırılçıplak yaşamayı medeniyete başkaldırı olarak göt-müş insanlar vardı aklımda. “Acaba” dedim. "Benim içimdeki is-tefin kaynağı da böylesine bir medeniyet düşmanlığı mı yad# nedönrne arzusu mu?” Medeniyete düşman değildim. Sadece rar veren yönlerinin farkındnyriım. İçime dolmeninse peşinden la değildini', çünkü çok boyutlu düşünebilmeye başladığım# 4m beri yani dokuz yaşımdan beri içimden asla çıkmamışta
ffcngn yapmaya üğr aştığın kamtlmrıi hkmMnleeeÿL an büyük y
fiğnce Hayır, benzemiyordum Yunan felsefesindeki düşünür) benzemiyordum tasavvuf peşindekilere ya da mutlak yalnız seçen, hücrede yaşamayı seçmiş kendilerini Tanrı'ya adamış Kjtoijk rahibelere... Tek isteğim düşünmemekti benim. Sadece düşünmeyi bırakmak. Kolumu keser gibi sahip olduğum İnsanî ye-İpeği mi de söküp atmak istiyorum bedenimden. Gerçekleşin esi-Lı zor olacağını biliyordum. Ama gerçekleşeceğini de biliyor-dtım... Yazdıklarım bana çok yardımcı oluyor. Bu kesin. Çünkü kâ-Utlara dökülen her kelime beynimden akıp giden bir hücre gibi...
Yazdıklarımı hatırlamıyorum, düşünmüyorum bir daha. İçimde hiçbir fikir tohumu kalmayana kadar yazmak istiyorum. Bitip tükenmek. Tek isteğim bu.
Anita kolumdan çekiyordu yürürken.
“Haydi, biraz çabuk ol! Bayılacaksın eve. Tam istediğin gibi. Üç katli. Bak, şu ilerideki san renkli olan” diyordu, bir eliyle de sadece kendisinin gördüğü evi gösterirken.
Sabah otelden çıkarken istediğim evi bulana kadar dönmeyeceğim söyleyerek gitmişti Anita. Ve şimdi de, Baıyul’un on kilometre kadar güneyinde, sahil evlerinin olduğu, okyanusun uğuldadığı bir yerdeydik. Okyanustan itibaren sayarsak sırasıyla kumsal, evler, palmiyeler ve şehirlerarası bir yol vardı. Ve taksiyle bir noktaya kadar gelebilmiş, Anita’nm bana göstermek istediği eve doğru palmiyelerin arasındaki patikadan yürüyorduk. Ağaçlar bittiğinde ve bir elli metre daha yürüdükten sonra gerçekten de tarif ettiği gibi geniş bir bahçenin içinde, çitlerle çevri-Ur alanın ortasında üç katlı san bir ev gördüm. Tabiî gördüğüm mİ arkasıydı. Her sahil evi gibi en gösterişli tarafı denize bakan kasnı olmalı, diye düşündüm.
Mvçe kapısından içeri girip yürüdük. Kapıda bir adam bekli-Bk beyaz Emlakçilik da para getiriyordu buralarda. Dola-//»yla o 4a bir fjeyaz işiydi. Bizi görür görmez koşar adım yanı-yaâdaşıp önce sahte bir nezaketle,
I ödemezdim. Hatırlamıyordum on yedinci yaşımı. Daha önce-I ^ replika iphone 7 plus sürekli bunu düşünerek zevkini çıkarıyordum, dünya üze-I ^yaşadığım günlerin tek gerçek tanığının, yani hafızamın si-I 11 meye başlamasının. Ben de unutursam kendimi, kim hatırlaya- I j<i? Kim bilebilirdi gerçek Kayra'yı eğer ben hatırlayamaz- I ^ Kimse! Hiç kimse. Yaşadığıma tek kanıt hafızamdı. Yaptık- I liflin tek kanıtı. Belgelere inanmıyordum. Hepsi de sahte olabi- I Tıpkı pasaportum gibi. Zihinsel ölümümün ilk perdesinin I adı: silinen geçmiş... Yatakta dönüyor ve tadını çıkarıyordum, zih- I nimin gizli bölmesinin yarattığı sonucu düşünerek. O kadar heye- I replika 7 plus canlandırmıştı ki beni, dünyada kutlanması gereken unutma gün- I leri olması gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Yılda bir gün, I dünya halkları birbirlerine yaptıklarım, çektikleri ve çektirdikle- I ri acıyı unutmak. Hayal edebiliyordum unutan halkların kahkaha- I !anmn yükselişini. Unutkanlık yaratan bütün ilaçların gereksizli- I linin canlı kanıtıydım. Hiçbirine gerek yoktu. Çünkü unutabili- I yordum ben. Kendim! Sadece düşünerek. Ve bir gün gelecek. Sa- I
te düşünerek, düşünmenin kendisini de yok edecektim. Ay’a ilk ayak basan adam gibi hissediyordum kendimi!
Anita dönene kadar düşündüm... İçeri girdiğinde, elleri her za-gibi doluydu. Ve bir torbanın içinden de bana bir gömlek Bir hediye. Elini öptüm Anita’nm, teşekkür etmek için. O da i ■ fşt bir soylu taklidi yaparak uzatmıştı elini. Hayat doluydu ASİ| Bense Ölüm dolu! Hiç yorulmadan sürekli hareket edebili-konuştuğu zaman eğlenceli hikâyeler anlatabiliyordu. Beni 'Eftifteç fcşfta sonra olacakları düşünmediği zamanlar odayı tenordu, kendi dilinde şarkılar söyleyerek... Aldığı gömleği yo-1# iSrarianridaıı sonra giydim. Üzerinde yeşil, siyah ve kahve-•|Kue karıştığı Mr kumaştan dikilmişti. lYopikal bütün tonları gjyr tür askeri kamuflaj
çalan reggae parçanın kim tarafından söylendiğim b< ' lâğıma anlatıyordu. Genç kızların, dünyanın neresind^ı sunlar, ne iş yaparsa yapsınlar, şarkıcılara ilgi duymalar Si araştırmalar yapılması gereken sosyolojik bir vakadır pS ve yakışıklı erkek şarkıcı. Ayrılmış bir bütün ! Stanley jSV Oliver Hardy gibi...
Bir masa bulduk kalabalığm arasında Bara hâkim dön üstümüze inmeye başlamıştı. San, yeşil, siyah, kırmızı. uS
maz renkler. Kıtaya yıllar önce, ilk ayak bastığımda cannafev-süslediği bir sohbette, artık yaşamayan Moctar’m anlattığı^ ler. Tam olarak ne demişti ? Evet, hatırlıyorum.
“Afrika’yı anlamak için dört rengi bilmek yeter. SanîSic^ rengidir. Yeşil! Her yeri kuşatmış olan ormanın rengi. Siyah!\ şmda oturan benim derimin rengi. Ve kırmızı! Üzerinde otuı% ğunuz toprağm sahibi olabilmek uğruna dökülmüş kanın rengi '
Anita, kendisine bir viski istedi. Ben “Su” dedim. Yanımdaki zın siması tanıdık olmasa siparişim, yüzümde ve kaburgalarımda zararlara neden olabilirdi. Ama şansımı fazla zorlamamak için devam ettim.
“Ve viski şişeyle. En iyi ne varsa, onu getir!"
Üniversitedeyken birkaç arkadaşım, belli süreler ömrükak^ insan larla ilgili replika iphone 7 araştırmalar yapmışlardı. Altı ay ve daha az bir siı re ömrü kalmış olanlar, tamamen gerçek bir anarşiste ve bencil bir sefahat hayvanına dönüşüyorlardı. Suç işliyorlar, ağıruyuşöt rueulara başlıyorlar, akıllarına gelen her şeyi yapıyorlardı. Ama altı ayı geçen bir süre doktor tarafmdan telaffuz edilmişse, m-mü bir insanın baştan çıkması daha zor oluyordu. Onlar parafe rikiimıeye, vergi ödemeye devam ediyorlardı. Eşlerini alto 4m yaşamaya çalışarak, varsa çocuklarıyla ilgileniyorlar^ d« sonra ailelerinin, dostlarının durumlarının ne ofeti önüne çıkan • Eğlenmek buna benziyor. O geceye yakın bir eylem, i 0ah3 fazlasına ihtiyaç yok! İçki, esrar, müzik ve dans. Tabiî son-rtda, hâlâ birkaç kelimeyi sıralayacak kadar tükettiği maddelere flj||| okuyan ayıklann anlattığı hikâyeler En sonunda da jejg, Eğlenmenin özeti. Daha fazlası israf...
Bir ara, Anita'nm gözlerinden yaşlar geldiğini gördüm. Sarhoşluk kadınlara çok zalim davranabiliyordu bazen. Hafızanın en karanlık odalarını aydınlatan bir projektöre dönüşebiliyordu. Kendisine baktığımı hissetmiş olacak ki, kafasını kaldırıp en derinime baktı. Bir şey göremedi tabiî. Çünkü belli bir derinlik seviyesinden sonra ışık yoktur. Anlatmak istedi. replika iphone 7 Neden teklifimi kabul ettiğini. Çocukça sırrını söylemek istedi. Ağzı oynadı. Ve belki söyledi, belki söylemedi. Ama birkaç saniye hareket eden dudaklarımı yanında hoparlörlerden çıkan müziğin yüzünden en ufak bir ses gelmedi bana Ya da hiçbir kelime çıkmamıştı ağzından. Sadece sırrını dudaklarıyla düşünmüştü. Hepsi bu. Sonra sanldı bana Başını göğsüme dayayıp biraz ağladı. Her şey sessiz bir film gibiydi. Sadece müzik vardı, duyulan. Gerisi sağırlar için bir tiyatro,.. Kim kimi duymuştu ki zaten, bugüne kadar ? Kim kimin çığlığına koşmuştu ki ? Komşularının hıçkırıklarını duymazdan gelen insanların kaderinde sessizce ağlamak vardı. Dünyada yardım istenecek kimse yoktu. Hiçbir zaman da olmamıştı. Gönüllü liil® kuruluşları doyuruyordu belki birkaç yüz bin kişiyi, ama AplMfror muydu, kamını bayat yemeklerle doldurduğu insan-mîmkmşlm.mBen de okşadım Anita’nm kısa saçlarım. Alsa» değdirdim dudaklarımı. Ve devam etti dansına, kaldığı yer-■iî- (mm,Msaniarınuı ayini devam etti, kaybolmuşluğun kahka-aııştığı İOf ışıkta Anita’nm gözyaşları yanaklarında, ken-/ >-ydVlıti®dönerek dans ederken kendi rüzgânndan kurumuş-replika iphone 7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder